"Seni benden ayırma," dediğinde onu dünyama aldım. Her gülüş bir cevap, her öpüş bir sevdaydı."Ben seninim, sen benim..."
Günün birinde diye başlar her şey. Günün birinde doğarsın, kucaklanırsın. Kucağa alındığında tiz bir çığlık atıp kendini güvende hissettiğinde susarsın. Kanlar içerisinde çırılçıplak vaziyette tanımadığın lakin ondan oluşan parçanın sen olduğunu bile bile sıcaklığıyla sarmalanırsın.
Vücudumdaki taze yaraların ağrısı değildi kalbimi zorlayan. Beni cayır cayır yakan bir çift etli dudaktı. Beynimin içerisindeki aklım neredeydi bilmiyordum fakat canlanan hücrelerimin pire misali teker teker öldü.
Nefesimi tutup beni göğsüne çekişini heyecanla izledim. Dudaklarımız ayrılıp bizi iliklerimize kadar titretirken, boğuk sesinin beni bitirişi yüreğimin kapısını acımadan sökmüştü; kalbim kanıyordu. Kalbim onun için atıyordu, yüreğim onun öpüşüyle kanatlanmış uçuyordu. 'BEN BAMBAŞKA HİSSEDİYORDUM!'
Alık alık karşısındaki bana tebessüm ederek baktığında, saliseler önce beni öpen alt dudağına gözüm kaymıştı. Şiddetini buram buram bana hissettirmiş, gizlediği tutkusunu aralamışken kıvırdığı alt dudağının kenarına baş parmağını bastırdı. Behmar gözlerini benimkilerden ayırmadan, baş parmağını dudağının kenarındaki ıslaklıkta gezdirdi, ıslaklığı parmağına silerek yaladığında göz bebeklerim titreşerek büyüdü.
Tamam beni öpmüş olabilirdi. Ben de onun dudaklarını emerek öpmüş olabilirdim ama vahşiliğimi, kadınlığımın ıslaklığını parmağıyla temizleyip baş parmağını yalaması erotizm değil de neydi arkadaşlar?
Ateşsiz Arzum'un ateşsiz olduğunu hiç düşündünüz mü? Eğer düşündüyseniz kafanızdan silin atın çünkü Arzum Berkant ne kadar uslu uslu takılırsa takılsın, içindeki yırtıcı panteri bir ben bir Allah biliyordu.
Karşısında savunmasız kaldığımı gören Behmar anı bozmadan ellerime uzandı. Sıcak elleri ellerimi sardığında başını eğip parmaklarımın üzerlerini okşadı. "Bana ait kalacağını bilmek istiyorum," dediğinde gerçekti! Yaşadığım bu an gerçekti, oysa ki ben uyuduğumu rüya gördüğümü falan sanıyordum!
Yanılıyordum... Rüya değilmiş. Behmar Rehani -hani şu bana bir türlü umut vermeyen adam- benden ümit istiyordu. NAH ALIRSIN KOÇUM! SEN AYIYA DAYI DEMEYİ ÖĞRENEMEDİN. BEN DE SANA BOK ÜMİT VERİRİM!
Elini elimden çektiğimde geriye doğru adımladım. Kaşlarımı üçgen edasıyla çattım. Sürüneceksin Behmar! Ben peşinden nasıl süründüysem sen de benim peşimden sürükleneceksin.
Ellerimi belime yerleştirip yüzümü ekşittim. "Neden öpüyorsun ya beni?" diye çemkirircesine sorduğumda, Behmar'ın uzun kirpikleri okyanus mavisi gözlerini örttü. Nefesini alıp burnundan bıraktığında sinirle soludu: "Acaba neden?" diye sordu okyanusları hırçın bir dalga gibi tuzlandığında. "Akay'ı yanında görmeye tahammül edemiyorum!" Sesini yükseltti. "Ayrıca niçin bana yalan söylediğini bile anlayamadım ama-" gözlerimi hırsla kırpıştırdım. Kıskandığından ötürü beni öpmesi tüm heyecanımı üzerimden aldı götürdü. "Yalan söylemedim!" diyerek kapıya yürüdüğümde dişlerimi sıkıp omzumun üzerinden kendisine baktım. "Akay benim sevgilim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİLÂV
General FictionGizli bir seks sitesi... Sanaldan bir oyun... Tutkularının üzerini örten avukat bir kadın ve karanlık çıkarlara kurban gitmiş 'Eroin Kaçakçısı' değil, adalet için suçluları kandıran hakim bir adam; Behmar Rehani... Eroin doyumu arzuladı. 'Asil' bir...