9- ASİLÂV: "PARILTILI DİREK."

10.3K 698 2.7K
                                    



Adalet, kiminin dilinde eğrelti duran sıradan bir kelimeyken, sağduyulu insanların zihniyetinde adil olmak demekti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Adalet, kiminin dilinde eğrelti duran sıradan bir kelimeyken, sağduyulu insanların zihniyetinde adil olmak demekti. Adil olamayan birine yapılan benzetme haksızlıktı ve bu haksızlığı örten kişilerin bileklerine vurulan zincir acımadan boğazıma dolanıp beni nefessiz bıraktığında çenemdeki tutuş kaybolmuştu.

Adalet kokar mıydı? Tasvir ettiği karamel kokum, adliyede mesleğini icra eden adamın soluduğu kokundan epey uzaktı. Bana baktığı gözlerinde yanan pervasız alevleri, dudaklarımı teğet geçen dudaklarından ateş edercesine taramalı tüfeğe bağlanmıştı.

'Adalet kokuyorsun.' Demişti.

'Adalet kokamam.' Demedim, onun adaleti benim adaletimle çakışıyordu.

Bilmeli, anlamalıydı... Adaletten yana olmayan bir kadının o kelimeyi duyduğu an kollarında belirgin hale gelen tüylerinin şahlanışını görmeli.

"Yanlışsın, yanlışımsın Behmar Rehani."

Baş ve işaret parmaklarımı birleştirip dudaklarını örttüğümde, "Adalet kelimesini benim için kullanma." dedim. Kendimi çekiminden nihayet kurtardığımda, sorgu dolu gözleri yüzümü ezberlercesine talan etti. 

"Ne demek istiyorsun?"

Kuruyan dudaklarımı zoraki araladığımda, ağzımın içerisindeki dilim konuşmak için kıvrılmıştı. İşi dalgaya alıp alay edercesine; "Yahu Behmar adliye dışında hiçbir yer adalet kokmaz." dedim.

Hayal aleminde yaşayan yalancı bir avukatın kinayeyle söylediği tümce ironik oluyordu çok doğru.

Behmar kaşlarını daha da derinden çatıp burnundan nefes verdiğinde, erimemek için arka koltuktaki Bebek'e uzandım. Kucağıma aldığım tüy yumağını kalbime bastırırken, "Pek bir huysuzsun ya!" diye çemkirdim.

Bebek tizce havladı, Behmar durdurduğu arabayı çalıştırdı. Aracın süratini ayarlarken, cilveli Naciye yine iş başındaydı. "Evine mi gidiyoruz?"

Arım balım peteğim Behmar'ım yüzüme bakma gafletinde bulunmadan, "Köpeği nereden buldun?" diye sordu. Ha, konu kucağımda tuttuğum yavru köpekmiş. Gözlerimi devirip cıklayarak, "Neden soruyorsun, nüfusuna mı alacaksın?" diye saçma bir soru yönelttim.

Behmar direksiyondaki elini vitese götürürken, "Huysuz olan kucağındaki köpek değil bence sensin!" dedi.

"Ne alaka be! Sen bana-"

Cümlemi bölen Bebek'in tiz havlamasıydı. Canı acımış gibi korkuyla bedenini geriye doğru atmaya çalışıyor, kucağımdan kurtulmak istiyordu. Sanki yavrunun canı acımıştı. İçimde bir şeyler titrerken, kollarımın arasından sıçrayıp Behmar'ın kucağına atlayan köpüşe inanamıyordum.

Kuyruğunu sallayıp, Behmar'a huzurla sürtünen yavru, ağzımın 'o,' şeklini almasını sağlamıştı. Şaka mıydı lan? Burada cilveli Naciye ben olacaktım? Bu köpeğe ne oluyordu?

ASİLÂVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin