ASİLÂV: "GİRİŞ"

45.3K 1.2K 1K
                                    


g i r i ş
·

A S İ L Â V

·
Biz daha önce başlamıştık ama;
Bașladığın tarihi buraya bırak, lütfen.🎭

"Buraya bak!" Adam, iri disko topu altında parıl parıl parlayan eroin tüccarlarına baktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





"Buraya bak!" Adam, iri disko topu altında parıl parıl parlayan eroin tüccarlarına baktı. Kimisi loş ışığın altında saatlerce kadınlarla sevişiyor, kimisi de alkollerin tadına bakıyordu.

Beyaz gömleğinin yakasını sertçe çekiştirip, zonklayan şakaklarına parmak uçlarıyla masaj yaptı. Bacak bacak üstüne attığı bacağını saran pantolonunun pahalı kumaşına sinmiş tozu üfledi. Locasında oturmaya devam ederken, yorgunca ve bezmişçe bir soru yöneltti karşısındaki adama. "Amına koyduğum gecenin bu  saatinde böylesine ucuz mekana neden davet edildim?"

"Elimde bir mal mevcut. Tadına bakman lazım abi! Bizim tanıdık savcı var ya Bedri Utkuner, bizzat sevkiyatı gizleyerek malları Türkiye'ye soktu. Bayağı tuzlu ürünler."

Tavanda dönen neon, patlak, pembe topun aydınlattığı esmer yüzü taş kesildi genç adamın. Ülkesine her yaş grubundan insanları zehirlemek için madde sokmuşlardı ve bunu yapanın savcı oluşu gerçeği midesini bulandırmaya yetmişti. "Ne kadar para istiyor, Bedri?"

"Sekiz milyon lira."

"Önce malı koklamalıyım." Tüccar kot ceketinin cebinden şeffaf küçük torbadaki malı adama uzattı. Korkuyla alnındaki ter öbeklerini siliyor, kalitesiz olursa başına gelebilecekleri düşünmek dahi istemiyordu. Korktuğu adam şurada nefesini kesebilir, katil ve azılı kimliğini deşifre edebilir. Tek emriyle işini bitirirdi...

Ama yapmıyordu. Paketi burnuna yaklaştırıp tozu usul usul kokluyordu. Beyaz gömleğinin düğmelerini güçlü parmakları ile açmış, devasa göğsünü açıkta bırakmıştı.

Burası gece kulübüydü.

Ergen kızların değil, parayla bedenlerini satmış eğlenen kadınların toz pembe dünyasıydı.

Behmar Rehani, torbanın ağzını kapatıp paketi avucunda sıktı. Adalet uğruna verdiği savaşta, adaleti satan savcıyı yakalamak için yüzüne taktığı kirli bir maskesi vardı.

"Bıçağını ver!" Demesiyle otuzlarındaki tüccar korktu. 'Bir şey olmuştu. Tanrı kahretsin Behmar Rehani tarafından hazin sonla doğranılacaktı!'

"Abi valla suçum yok!" Tüccar, süt dökmüş kedi gibi mırıldandı.

Çenesi kaskatı kasılan Behmar, tüccara baktı. Adam o kadar hissiz ve donuktu ki, soğukkanlılığını sağlıkla koruyordu. Masanın kenarına konulmuş çakıyı atikçe aldı. "Malın kalitesini koklamamla anlamam." Adam kar beyazı gömleğini yere attı. Uyuşturucunun en ağır ve en tehlikelisini tuttuğu çakıyla tenine açacağı yarayı uyuşturmak için kullanacaktı.

"İzin ver." Yanına yaklaşan çıtır striptizci kadın; "Bedenine dokunan da, tenine elleyen de ben olayım."

Yalvarıyordu... Behmar'ın yalnızca tenine dokunma hissiyâtıyla ölüp diriliyordu çünkü adını duyan karakterini de iyi tanırdı. Behmar Rehani, her önüne gelen kadınla yatağını paylaşmazdı.

Seçiciydi,

Kuralcıydı.

Gaddardı,

Hilekârdı.

Fakat hilesi bir avuç topluluğu cezaevine tıkmak için kullanacağı bir oyundu...

"Arzuluyorum," dedi kadın tüm gözlerin önünde soyunmaya başladığında. "Tapıyorum."

Behmar'ın uzun esmer teninin yakınında olmak bile kendisine yetiyordu. "Tanrım kokun o kadar mükemmel ki!"

Adamın tek kaşı havalandı. Gülmek yerine, kapıdan giren siyah tulumlu bakır saçlı kadına alayla baktı. Oldukça kapalı giyinen kadın, şahin gibi kesilen hükümdarın kapanına çoktan girmişti. Üzerindeki oldukça kapalı tulumla buradaki kadınlardan farklı gözüküyordu. Bakır saçlı kadın, kendinden dik omuzlarla içeri girmiş, birbirine dolanmış vücutlara anlık şoke olmuşçasına bakakalmıştı.

Kadın kapının eşiğinde durmuş, seks yapan çifti tepkisizce izliyordu. Beyaz teni uzaktan seçebileceği kadar muntazamdı. Tenine tezat tulumunun rengi o kadar kasvetliydi ki, bu renk asla kadına yakışmıyordu.

Ortama o an ateş düşürmeyi tercih etti Behmar. Kadının arkasındaki adamına, 'Getir.' babında el hareketi çekti. İşte şimdi tüm mekandakiler hükümdarın ayağına yürüyen kadına kilitlenmişti.

Arzum, direkle adeta sevişen çırılçıplak kadının kalçasını direğe nasıl sürttüğünü görmüştü. Buraya ait olmadığını kavradığında, kalçasını direğe sürten kadın memelerini saklayan sutyeni adamın birisine hediye edermişçesine şehvetle uzattı. Kadın eğildi. Para kazanmak için değil, tamamen zevk uğruna vücudunu sergilemesine tahammül edemedi.

Fakat birazcık sahneyi izledi. Aklından ziyade bedenine saklanmış erotizmi izledi.

Striptizci kadın küçük kilodunu dans ederek çıkardığında, saçlarını ileri geri atıp yere domandı.

Dilini dışarı uzatıp, erkekleri azdırır hareketlerini sergilemeye devam etti. Arzum, dili damağı kuruduğundan kuruluğunu yok etmek adına soğuk içecek içmeye, serinlemeye gelmişti bu tenha yere.

Nitekim; hayatının ruhunu pazarlayacağı yere, yanlışlıkla adımlamıştı.

"Efendim."

Kulağına çarpan nefesle irkildi. "Hükümdar sizi çağırıyor."

Arzum anlamıyordu, anlamayacaktı! Komik bir şey söylenmişti sanki dudakları gülmek amacıyla kıvrıldı.

"Hükümdar?" Dudaklarındaki kahkahayı zapt edemedi. Herkesin kendisine bakmasıyla, insanların gülmeye kötü gözle baktıklarını idrak etti. Çehresindeki ifadeyi düzeltti. Tanımadığı genç adamın kolunu tutmasıyla bağırdı. "Elini çek!"

"Vuhhh, sert hatun."

"Bayılırım!"

Etrafta gözlerini gezdirirken gömleği ayağının dibinde. Parmak uçlarıyla yürüdüğü adamın alanına vardı. Damağı daha çok kurudu. Çünkü kadının çıplak vücuda -özellikle göğse- fetişi vardı. Öncesinde de çıplak adamlar görmüştü, böylesini değil!

Behmar Rehani'yle karşı karşıya gelen kadın, biçimli göğsünden yüzüne baktığında kadınlığından sıcak bir akıntı, esnek kiloduna damladı.

Bu varlık, erkekleri yaratandı. Bu adam, ruhsuz ve hareketsiz duvarları seviştirir. "Lütfen." Çırılçıplak kadın, karşısındaki adama yalvarıyor. Oysa adam striptizci kadına bakmak yerine bir çift sıcak çikolata kahvesine takılı kalmıştı.

"Sen değil." Parmağının arasında tuttuğu çakıyı, kadına uzattı.

"O dokunacak!"

Arzum gerilse de belli etmedi. Başını dikleştirip fındık burnunu havaya dikti.

"Tanımadığım tene dokunmuyorum."

ASİLÂVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin