Belim tanımadığım bir el tarafından dokunularak itildiğinde ayağımdaki topukluların gazabına uğradım. Giydiğim hırka omuzlarımdan aşağı düşüverince ağzımdan "HAHHHH!" nidası kaçtı. Ayağım yüksek topuklularım yüzünden burkulup boşluğa doğru düştüğümde insanların tezahüratları, "DOKUN ONA!" diye bağırışları ile devam ediyordu. Burnum sert göğüs ortasına çarpınca suratımı ekşittim. Düşmek için anı beklerken sımsıcak bir ten ile buluşan kollarımdı. Düşmemek için sıkıca tutuldum ve salise farkıyla kurtarıcım o adam olmuştu.Behmar Rehani ayaklarının dibine attığı beyaz gömleğinin üstüne basarak belimden kavrayıp beni pervasızca kucağına aldı. Beyaz tenim, onun alev topuna dönen bedeninin sıcaklığını hissedince yanaklarımın kızardığına bahsevarım. Varlığını istediğim adama tanımadığım yabancı eller tarafından itilmişken, başını bana eğmesiyle burnu burnuma çarptı. Yüzünü yakınımda hissetmek, nefesini dahi solumak beynime balyozla vurulma etkisi yaratıyordu.
Arzuladığım adamın kolları arasındaydım.
Soluk seslerimi işiten hakim, gözlerini gözlerimden ayırmadan sıcaklığını benimle paylaşınca, bulunduğum ortamın iyi bir ortam olmadığını idrak ettim. Kezâ insanların göz hapsine giren kadın bendim ve çoğunluğun bakışı bulunduğum pozisyona kaymıştı.
Hırkam omuzlarımdan aşağı düşmüş, derin göğüs dekoltem er meydanında sergilenmekteydi. "İndir beni!" Haşin tavrım kıl yutmaz ifadesiyle çalkalandığında beni tanıdığını o gözlerinden anladım. Fakat beni indirmedi, yüzünü daha da yüzüme yaklaştırdı. "Dokun bana..." dediğinde, kanın kalbimden mi yoksa beynimden mi pompaladığını akıl edemedim. Parmaklarının arasında tuttuğu sivri uçlu çakıyı görmemle başımı hırsla dikleştirip kendisine inatla söylediğim cümleyi bir daha söyledim. "Tanımadığım tene dokunmuyorum!"
Kollarının arasından kurtulmak için girişimde bulunmuştum ki yumuşak girişimim onun demir kadar yoğun sert elleriyle müdahaleye uğradı. "Bana dokunman gerekiyor." deyince, dudaklarım alayla kıvrıldı. Kalçamı sıkıca tutan Behmar'ın kucağından hışımla inmeyi başardığımda kolları bana epey bol olan hırkamın yere düşüşünü engelleyemedim. Simsiyah tulumum vücudumun tüm ayrıntılarını ortaya çıkarırken bir köşede sevişmeyi kesmiş çiftin odak noktası bendim. Sinirim bozuldu...
"Bu nasıl bir saçmalık?!"
Kıvrılan dudaklarım gülmek için aralanmıştı ki, "Sana asla dokunmam pabucumun hükümdarı!" diye yüzüne doğru bağırdım. Tiye aldığım lakabı kendisine takanın kendim olduğunu düşünürken aslında dillendirdiğim mahlayı ona ben takmamıştım. Bu kirli kulüpte adı geçen biriydi. Herkes ona hayranken kimsenin ona erişememesi egosunu şişiriyordu.
Güç buydu işte. Güç, duruşunda, cüzdanında, karakterinde bulunuyordu. Bedeni gücü sergiliyordu. Dış görünüşün insanlar için önemli iken vücut dilinin oktavı önemsizdi. Hayatım gibiydi okyanustan rengini çalmış adamın irisleri. Bu denli hızlı olmamalı Behmar ile karşılaşmam. Kadere inanan bir canlı olarak, solunumda bulunduğum her saniye yaşadığıma şükrediyordum. Yaşıyorum, sağlıklıyım ve bir erkek ilgimi çekmişti! En yakın arkadaşımın kuzeniyle sanaldan ilişki yaşayacaktım. Kuzeniyle aynı sektörde çalışıyorduk. Bu yaşıma kadar Behmar'la hiç karşılaşmamıştık fakat hoşlandığım beyle ikinci karşılaşmam böylesine ucuz bir mekânda olmamalıydı.
Kader, diye adlandırırdım hep. Kader...
Benden rahatça kendisine dokunmamı isterken, vücudu oldukça gerilmişti. Dili farklı, gözleri bambaşka konuşup derdini bana anlatıyordu. Hayatımın ruhumu pazarlayacağı yerde bedenimi ona sürtmeyecektim. Düzgün bir şehvete sahip olamasam da ortalıkta hoşlandığı adama yapışacak kadar da sülükleşmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASİLÂV
Tiểu Thuyết ChungGizli bir seks sitesi... Sanaldan bir oyun... Tutkularının üzerini örten avukat bir kadın ve karanlık çıkarlara kurban gitmiş 'Eroin Kaçakçısı' değil, adalet için suçluları kandıran hakim bir adam; Behmar Rehani... Eroin doyumu arzuladı. 'Asil' bir...