19

604 76 119
                                    

"Ney?"

"Yok babaannemin beyaz spor ayakkabısı."

Anlık olarak Yiğit'e döndükten sonra tekrar annemlere döndüğümde aramızdaki en mantıklı kişi olarak konuştum.

"Nasıl yani?"

Annem, Yeşim Teyze'ye döndü.

"Biz sanki yanlış yolla söyledik?"

Yeşim Teyze de annemi onayladı.

"Öyle oldu."

"Yavrum. Şöyle yani. Siz süt kardeşsiniz."

İlk tepki benden geldi.

"Hee. Tamam."

"Peki. Ne diye ciddiyete bindirdiniz ki siz bunu? Ne güzel süt kardeşmişiz. Gel bakayım sarılayım."

Dönüp bana sarıldığında ben de ona sarıldım.

Sırtımızı patpatladıktan sonra geri çekildik.

Ayağa kalktığımda bizimkilere döndüm.

"Ben acıktım. Lahmacun mu yesek?"

"Olur."

"Biz gidiyoruz hanımlar. İstediğiniz bir şey var mı?"

"Yok."

Başımızı sallayıp evden çıktığımızda cadde üstündeki lahmacuncuya doğru yola koyulduk.

🎈 🎈 🎈

"Öh be. Ne yedin."

"Ne be. Üç lahmacunun hesabını mı yapıyorsun?"

"Yok canım ne münasebet."

"Aferin adam ol."

Dükkandan çıkmıştık ve Yiğit benimle uğraşıyordu.

Ne var sanki üç tane lahmacun yediysem?

Sanki dünyayı yedim.

Yiyince kilo alan bir cinstim. Ama bu benim umrumda mıydı? Tabi ki hayır.

Çünkü gün içinde illaki bir koşturmanın içinde oluyordum ve yediklerim bu şekilde eriyordu.

"Emre."

Ayışıl, Emre'ye seslendiğinde ses gelmedi.

"Emre?"

Yine ses yok.

"Emre!"

"Hı? Efendim?"

"N'oldu oğlum dalmışsın?"

"Ya şey-"

Elindeki telefonu çaldığında açıp kulağına götürdü.

"Efendim Selin?"

Selin mi?

O kim be?

Hızlı bir şekilde Eda'ya döndüm.

Gözlerini kırpıştırarak başını önüne eğmişti.

"O kim?"

Bardak | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin