29

552 85 111
                                    

Yazar anlatımı

Genç kızın içinde bir şeyler koptu sanki.

Kalbi acıdı.

Ruhu büyük bir yük taşıyormuş da şimdi altında ezilmiş gibi hissetti.

Yaşlı gözlerini silmediği sıralar Hüma yanına hızla gelip kollarını sarmıştı arkadaşına.

Hüma da Eda'nın yanı sıra şiddetle ağlarken birbirlerine sarılı durmaya devam ettiler.

Burak hızla duvardan ayrıldığında Yiğit'e yürüdü.

"Yiğit. Yürü hastaneye bakalım."

Hastanede neye bakacaklardı?

Kendilerine ağır geleceğini bilse de Burak, morglara götürülenlerin arasında değildir belki ihtimaline tutunuyordu.

Eğer. O soğuk morgda ise. İşte o zaman. Dayanamazlardı daha fazla.

Burak önden yürümeye başladığında nikah dairesine dört kişi girdi. Diğerlerinden farklı, içlerinden biri hızlı adımlarla yürüyordu.

Yiğit yürümeye başlayan Burağın arkasından gözlerini silerek ilerlediğinde tam uzun koridoru bitirecekken hızlı yürüyen o kişi çıktı karşılarına.

O an. Yiğit kaldırdı başını. Gördüğü kişi ile adımları duraksadığında tekrar gözleri doldu.

"Emre!"

Burak da başını kaldırıp önce Yiğit'e ardından baktığı kişiye çevirdiğinde onun da yüzünde şaşkınlığın yanı sıra bir gülümseme oluşmuştu.

Emre de gülümsediğinde onlara ilerledi.

"Oğlum kaçırmadım değil mi nikahı? Furkan Abi azar kaymasın sonra."

Gülerek konuştuğunda ağladığı belli olan yüzleri ardından da onların arkasında birbirine sarılan iki genç kızı gördüğünde kaşları hafifçe çatıldı.

"Ne oluyor?"

İki genç adam, Emre'ye sıkıca sarıldığında bu sefer şaşırma sırası Emre'deydi.

"İyi misiniz oğlum niye ağladınız?"

Kollarını onlara sardığında konuşmuştu. Yiğit cevap verdi bu soruya.

"Abi. Uçağın. Düşmüş. Biz de seni öldün sandık."

"Gördüm. Allah rahmet eylesin diyecek bir şey yok daha ama ben iyiyim çok şükür. Siz iki akıllı bana nikahın olduğunu söylemeyince ben de bugünkü uçağı söyledim. Sonra annem arayıp haber verince de hemen bir uçağa bindim. Elhamdülillah ki sağ salim geldim."

Burunlarını çekerek geri çekildiklerinde Emre hızla konuştu.

"Yürüyün haydi nikah bitti mi?"

"Hayır."

"Tamam o zaman yürüyün."

Eda, Hüma'dan ayrıldığında bakışlarını yere sabitledi. Ara ara yüzüne tırmandı genç adamın.

Hüma, Emre'yi gördüğünde rahat bir nefes vermişti. Burnunu çektiğinde Yiğit kolunu Hüma'nın omzuna attı ve içeriye yönlendirdi. Burak da arkalarından içeriye girdiğinde uzun koridorda Eda ve Emre kalmıştı.

Emre, Eda'ya doğru yürüdü. Ve arada 10 adım kala durdu.

Genç kız gibi bakışlarını yere sabitledi.

Ve kısık bir sesle konuştu.

"Teşekkür ederim."

Ardından içeri geçti.

Bardak | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin