Yazar anlatımı
"İşte bu yüzdendir ki, ilk bakışta değil, ilk bakamayışta, ilk bakmak isteyip de gözlerini kaçırmaktadır aşk. İlk bakamayışta gizlidir sevda. Yürek yangını, ilk sakınılan bakışlarda filizlenir."
Orhan Bey'in verdiği sohbeti büyük bir ilgi ile dinleyen gençlerin aklı da bu sözleri düşünüyordu.
Deniz'in aklına söylenen sözlerin ardından Hüma gelmişti.
Siyah eşarbı, feracesi içindeki Hüma.
Ona bakamayışı.
Gözlerini kaçırışı.
Faris'in aklına ise Meyra geliyordu. Teklifine bir cevap vermemişti. Aradan iki gün geçmişti ve genç kızdan bir ses yoktu.
Bekliyordu Faris yine de.
O sıra kadınlara da sohbet veriliyordu.
"Bir söz vardır. 'Bir kadın ve bir erkek yalnız kalırsa üçüncüsü şeytandır.' diye. Bu yüzden görüşmelerde sadece o iki kişinin baş başa kalacakları yerler seçilmemelidir. Bir kafe gibi kalabalık ortamlar olmalıdır mesela. Giderken taraflar yanlarında arkadaşlarından bir kişiyi de getirebilir rahat edebilmeleri açısından. Sonrasında oturup konuşurlar. Evliliğe gelecek olursak. Bu konu hakkında da şu hadisi göz önüne alalım. 'Evlenen, imanın yarısını tamamlamış olur.'. Peygamber Efendimiz de evliliğe teşvik etmiştir, zamanındaki gençleri. 'Ey genç topluluğu! Aranızdan evlenmeye gücü yetenler evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan korumak ve iffeti muhafaza etmek için en iyi yoldur.' diyerek. Parmağına taktığı yüzük ile eşine bağlanır insan. Eşi de ona tabii."
Biraz durdu Ayşenur Hanım. Suyundan bir yudum alıp devam etti.
"Eşler, birbirlerinin nasipleridir. Dünyadaki onca insanın arasından birbirlerini buldurmuştur Allah. Nasip dediğimiz kavram o kadar büyük ve o kadar içi dolu dolu bir kelime ki ne kadar anlatsam az kalır. En başında, daha bizler dünyaya gelmeden belli oluyor her şey. Ve Hz. Ali der ki: 'Nasip, kendisine gelmeyene de gider.'. Öyle bir şey ki bu, kaçsanız da, sadece duruyor olsanız bile ya da sadece yaşıyor olsanız bile, o gelir bulur sizi."
Tekrar bir yudum su aldı. Konuşmaya başlamadan önce küçük bir şekilde güldü.
"Bir hadisimiz var. Eşlerin arası hakkında çok güzel sözler de vardır aslında ama aralara serpiştirelim. Bahsi geçen hadise dönelim. 'Şayet erkek hanımının ellerini elleri arasına alırsa, her ikisinin de günahları, parmakları arasından dökülür.' Çok güzel değil mi? Çok naif. Çok anlamlı. Rabbine açılan iki avuç, birbirine sarılıyor ve bunu açıklamak, hissettirdiği duyguları anlatmaya çalışmak, yetersiz kalır sanırım."
Ayşenur Hanım sohbetine devam ederken erkeklerin sohbetini bitiyordu Orhan Bey'in son sözleri ile.
"Ve beyler. Seviyorsanız sabah namazı gibi sevin. Sünnetine saklanmış güzellikleri görür gibi. Kaçırmaktan korkarcasına. Allah'a emanet olun."
Yerinden kalktığında sohbeti dinleyenler de yavaş yavaş ayaklanmıştı. Genç adamların üstünde, verilen sohbetin etkisi vardı.
"Heyt be! Ne güzel konuştu Orhan Amcam."
Dalgın bakışları ile başlarını salladı oğlanlar.
O sıra ayakkabılarını giyen üç genç adam daha vardı.
"İyi ki gelmişiz oğlum harikaydı."
Yiğit, Emre'ye hitaben konuştuğunda Burak da başını sallamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/257148692-288-k363185.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bardak | Texting
Spiritualalhukan: Sen alhukan: Evet sen. alhukan: Olum millete niye yalan atıyorsunuz? alhukan: Kırılmaz bardak dedik bağrımıza bastık alhukan: İki tekmelenmeye dayanmadı. denizvakar_kuray: Kimsiniz?