SUÇÜSTÜ AŞK - 16

13.6K 586 74
                                    

İkimizinde birbirinden kaçtığı şu son zamanlarda değişen bir şey olmuştu. Yusuf kaçmak isterken bir yandan da kovalıyordu. Hem kaçıyor hem kovalıyordu.  Ben zaten kaçıyordum. Yine onun kovaladığı benim kaçtığım bir evrede sinirle ona döndüm.

''Beni takip etme!'' diye ellerimdeki kitaplarımı bağrıma basarak konuştum. Ben merdivenleri çıkıyordum o da gayet keyifli bir şekilde elleri ceplerinde peşimden geliyordu. 

''Sana söylemiştim.''

''Ben de sana söylemiştim o arabana binmeyeceğimi.'' dediğimde düzeltti beni.

''Arabamız.''

''Senin araban benim değil.'' diyerek omuz silktim.  Başını sen iflah olmazsın dercesine salladı. 

''Ayrıca şu an bizim eve çıktığının farkında mısın? Benden kaçarken kendini annemin kollarına atmaya mı çalışıyorsun buna hayatta inanmam.'' dediğinde adımlarımı durdurdum. Doğru söylüyordu onunla okula gitmemek için onların apartmanına girmiş merdivenleri tırmanıyordum. Kaşlarımı çattım, dudağımın bir kenarını ısırırken gerisin geri döndüm. Çıktığım basamakları hızla inerken beni durdurdu. Kolumdan çekilerek ona savrulurken kolları arasından çıkmak isteyerek debelendim. ''Bıraksana beni bir gören olacak.'' derken de gözlerim apartman kapısının girişindeydi. Ürkekçe çevreme bakıyordum ama o benim aksime fazla rahattı. Zaten başımıza ne geldiyse onun rahatlığı yüzünden gelmemiş miydi? Bir gören olsa diyeceği ilk şey muhtemelen 'Şunlara bak duramıyorlar, azmış gibi iki arada bir derede birbirlerine sokuluyorlar.' derdi. Bir başkası da daha naif yaklaşık 'Çifte kumrular ne tatlılar, çok yakışıyorlar.' bile diyebilirdi ama biz hiçbir tanıma uymuyorduk. Tutkulu gibi görünen bakışların altında nefret saklıydı en azından onun için öyle olmalıydı. Gözlerime ilgiyle bakarken gözlerimi kaçırdım. Bu görüntümüz dışarıdan hiç hoş karşılanmazdı, onun boşluğundan faydalanarak kollarından hızla çıkıp merdivenlerden inmeye başladım. Arkamdan geleceğini hissettiğimde olabildiğimce hızlı olmaya çalıştım. Son üç basamak kaldığında ayaklarım birbirine dolaştı. Ve yeri boyladım. Gerçekten yere düşmüştüm. Kitaplarda sevdiği adam onu kurtarmaz mıydı? Hoş, ben ne bir kitaptaydım ne de beni seven bir adam vardı. Yusuf şaşkınlıkla merdivende kalırken ben de acıyla ayağıma bakıyordum. Ellerimi iki yanıma alarak burkulan bileğime baktım. Ayak bileğim aşırı sızlıyordu. Yusuf kendini çabuk toparlayarak aşağıya indi hızlıca. Panikle yanıma geldiğinde ''Bir şey oldu mu acıyor mu?'' diye endişe içerikli ilgili sesiyle sordu. Sızlayan bileğimi unutup onun bu ilgili hallerinde kayboldum. Açıkta kalan ayak bileğimi parmakları arasına almış merakla ağrıyan kısmı bulmaya çalışıyordu. Ayağımı nazik hareketle hareket ettirirken acı içinde inledim. Dudağımın bir kenarını acı içinde dişlerken dolan gözlerimi sıkıca kapattım. Şu an yeri ve sırası değildi. Yusuf bakışlarını ayak bileğimden çekerek gözlerimle buluşturdu. Daha sonra ne olduğunu bile anlayamadan yerden kalktı ve bana eğildi. Eğilip kucakladığında küçük bir çığlık atarak ellerimi düşmemek için omzuna koydum. Beni kucaklayıp binmem dediğim arabasına kucağında taşımıştı. Çevreme utancımdan bakamıyordum. Şu an debelenecek halim de yoktu. Ayağımı hareket ettirdiğimde sızlıyordu çünkü. Dışarıdan iki utanmaz aşık gibi görünsek de benim durumun gerçekten göründüğü gibi değildi. Açıklanabilirdi. Başımı Yusuf'un göğsüne koyarak pustum. Dışarıya bakamıyordum. Aracına yerleştirdiğimde ayak bileğime baktı.

''Az kaldı dayan hastaneye gidiyoruz.'' diyerek arabanın kapısını üstüme kapattığında dişlerimi sıkarak acının hafiflemesini bekledim. Arabayı çalıştırmadan önce bana dönerek ayağıma hafif bir masaj yaptı. Yüzümü buruşturduğumu görünce hızla geri çekilerek hastane yolunu tuttu. Sızlayan bileğime rağmen bu hareketi hoşuma gitmişti. Onun 'Az kaldı dayan.' diyen sesi ise hâlâ kulaklarımdaydı. Sanki doğuma gidiyor ya da silahla yaralanmıştım. Krem gibi bir şey sürüp ayağımı oynatmadığım sürece pek sorun olmayacaktı ama sanki o ölümün kıyısındaymışım gibi konuşmuştu. O konuşması yok mu çok tatlıydı. İstemsizce gülümsediğimde sızlayan ayak bileğimle yüzümü buruşturdum.

SUÇÜSTÜ AŞK (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin