Sokağın kaldırımındaki çiçekler renk renk açmışken bu cümbüş bize de yansımış içimizdeki coşku patlamasıyla ilerliyorduk. Baharın gelişinden midir nedir yoksa aylar sonra ayrı eve çıkıyor olmamızdan kaynaklanan bir mutluluk muydu, bilmiyorum. Yusuf'la aynı kaldırımda sessizce yürürken attığım her adım daha anlamlı olmuştu benim için. Sokağın başındaki bozacı birkaç müşteriye elindekileri uzatırken gözlerim Yusuf'a kaydı. Ona baktığımı hissetmiş gibi o da bana döndü. Bakışlarımı kaçırıp önüme döndüğümde elimde hissettiğim sıcaklıkla bakışlarımı kenetlenmiş ellerimize indirdim. Elime uzanmış elimi sıcak avucunun içine hapsetmişti. Şaşkınlıkla ona dönerken göz kırptı. Şimdi ikimiz sokağın ortasında el ele ilerliyorduk. Dışarıdan bakan bir göz için mutlu bir çift gibi görünüyor olabilirdik. Ama aslında öyle değildik. Yusuf görevden geldikten sonra bana daha farklı davranmaya başlasa da biz imkânsız aşktan ötesi değildik. Artık olan olmuş Yusuf benimle evlenerek hayatını karartmıştı. Bu zindana bile isteyerek girmişti bu saatten sonra onu bırakmaya niyetim yoktu. Biliyordum onu bırakmasam bile aynı evi paylaşan iki yabancıdan ibaret olacaktık. Belki iki yabancı olmazdık ama iki aşık da olmayacağımız kesindi. İki arkadaş, belki... Benim ona olan sevgimin karşılığı yoktu ve olmayacaktı.
Beni sahiplenmesi, ellerimden tutması sadece mahalleliye vermek istediği bir görüntüydü. Buna kanmamam gerektiğini gayet iyi biliyordum. Tek sevindiğim şu saatten sonra sevdiğim adamla aynı evi paylaşıyor olmam ve ailesinin baskısından kurtulacak olmamdı. O evde kaldığımız her an Yusuf'un ailesiyle arası açılıyordu. Başta annesi ayrı eve çıkmamıza büyük tepki gösterse de oğluyla arasının bozulduğunu anlayınca boyun eğmek zorunda kalmıştı. Kapı arasından bir gün annesiyle diyaloguna şahit olmuştum. ''Anne yeter artık, o benim karım. Siz kabul etseniz de etmeseniz de öyle. Artık ona zarar vermekten kaçının.'' deyip ailesini karşı geldiğinde Fatma Hanım birkaç gün susmuş sonra tüm nefretini bana kusmuştu. 'Oğlunun aklına girmişim, para için evlenmişim, kendimi o evden kurtarmak istemişim, her gün beynini yıkıyormuşum.' bu liste daha uzayıp gidiyordu. Verdiğim cevap susması için yeterli olsa da kötü bakışlarını bir türlü üstümden çekmiyordu. Neyse ki okula gidip geliyordum bu benim onlara maruz kalma sınırımı azaltıyordu. Azıcık da olsa rahat nefes alabiliyordum.
Melike ise her gün beni çektiği fotoğrafla tehdit ediyordu. Neyse ki onun dersleri de ağırlaşmıştı benimle uğraşmaya kısa bir ara vermişti. Biz de bu fırsattan istifade ev bakmaya gidiyorduk. Üç katlı binanın girişine geldiğimizde kafamızı kaldırıp cama baktık. Satılık yazısı hâlâ asılıydı. Yusuf başıyla işaret verdiğinde heyecanla peşinden ilerledim. Önden merdivenleri çıkarken onu inceledim. Görev için gidip geldiğindeki kilosunu hâlâ koruyordu. Bu durumda beni fazlasıyla üzüyordu. Çok kilo vermişti. Ve geldiği günden beri de doğru düzgün bir şeyler yemiyordu. Bir sıkıntısı mı vardı yoksa aile içi gerilimimizden mi kaynaklanan bir durum muydu? Hiç seçeneklerimin arasına koymak istemediklerimin en vahimi de benimle evlendiği için mi pişmandı? Bu sorular aylarca kafamı kurcalasa da bugün bunları düşünmeyecektim. Sımsıcak bahar havası gibi kalbimi de sıcak tutacaktım.
Son kata geldiğimizde soluklandık. Yusuf tutmam için elini uzattığında çekingen bir şekilde elimi elleri arasına bıraktım. Kapının ziline bastığımızda açılmasını sabırsızca bekledik. Orta yaşlı bir adam kapıyı ardına kadar açıp bizi içeriye davet ettiğinde hiç düşünmeden içeri girdik. Gözlerimiz içeriyi tararken bu küçük ama huzur kokan evin odalarını tek tek gezdik. Biraz eski bir evdi ama benim ailemle yaşadığım ve şu anki yaşadığım evden daha güzeldi. İki kişi içinde büyüklüğü idealdi. Yusuf'la bana fazlasıyla yeterliydi. Yaşlı amca bize evi gezdirdikten sonra Yusuf'la para kısmını konuşuyorlardı. Bense onların konuşmalarından soyutlanmış ilk defa bu küçük ama güzel olan evle alakalı gelecek hayalleri kuruyordum. Şu köşeye dolabımızı yerleştirip şu köşeye çiçek saksılarını koyarım ve daha fazlası gibi kafamda evi döşüyordum. Yusuf bana dönerek ''Ne düşünüyorsun, güzel mi ev, yoksa başka evlere bakalım mı?'' dediğinde olumsuz anlamda başımı salladım. Benim içime sinmişti eğer maddi yönden Yusuf'u zorlamıyorsa burayı tutabilirdik. Düşüncelerimi dile getirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUÇÜSTÜ AŞK (TAMAMLANDI)
Literatura FemininaHayatın, tüm suçlamalarına karşı suskunluğumu ilan etmişken bir müddet sonra suskunluğum dile gelmişti. Istırabın kollarında cayır cayır yanarken her şeyden habersiz ilerlediğim bu yolun sonunda gül bahçesiyle karşılaşacak mıydım? Başlangıç Tarihi :...