-35-

948 64 41
                                    

Not: Aranın uzun sürdüğünü farkındayım fakat nihayet geri döndüm ve bir süre ara vermeden düzenli bölüm atmayı planlıyorum. Sınavlarımın da bitmesiyle bir nebze olsun rahatladım ve buraya vakit ayırabileceğim. Bekletme için özür dilerim. İyi okumalar...


Barbara Mayern

"Ouzou, Erika'yı seviyor musun?" sorumu bir kez daha tekrarladım.

Yaklaşık yarım saat kadar var gücüyle bana moral vermeye çalışmasının ardından ibrenin benden uzaklaşmasına ve benim onla olan paylaşımım kadar onun da kendi hakkında bir şeyler anlatmasına ihtiyacım vardı. Dahası bu cevabı bana değil de kendine nasıl vereceğini merak ediyordum.

Hava giderek daha da soğumaktaydı. Biz ise yalnızca yere oturmuş, buz tutmuş göletin üzerinden birbirimizin yansımalarına bakıyorduk.

Ellerini ensesinde birleştirip derin bir iç çekerek kendini sırt üstü kar yığınının içine bıraktı. Eldivenlerimi kuruyan göz pınarlarımda gezdirirken Ouzou'nun cevap vermesini bekliyor, ondan bir yanıt duyana dek tek kelime dahi etmiyordum. Nihayet uzun bir sessizliğin ardından Ouzou:

"Onu seviyorum, iyi bir arkadaşım." Demekle yetindi. Aklınca verebileceği en politik cevabı seçtiğini zannediyordu. Bilmediği şey ise benim bununla asla tatmin olmayacağımdı.

"Sen birini sevdiğini nasıl anlarsın ki? Ya da birisine aşık olduğunu? Aradaki fark ne? Kafanda bir yerde hayatındaki insanları nasıl konumlandırabiliyorsun" diye sordu.

Aklı gerçekten de bu sorular arasında mekik dokumaktan karman çorman olmuşa benziyordu. Bir an için ona doğru tavsiyeyi verecek konumda olup olmamamı sorgulamamın ardından Ouzou'nun bana başından beri ne kadar samimi olduğunu aklıma getirdim ve ona yalnızca içimden geçenleri söylemeyi tercih ettim.

Soğuktan kıpkırmızı olmuş burnumu çekerek ona doğru döndüm:

"Bu duyguyu hayatında ilk hissettiğinde gerçekten de çok mutlu oluyorsun. Midende kelebeklerin uçuşması, yüzündeki tebessüm sana hislerinin sahici olduğunu düşündürtüyor. Fakat biliyor musun Ouzou, fark ettim ki birisine gerçekten de tutulana, ona âşık olana dek öncekileri sevdiğini zannediyorsun. Ve eğer karşındaki doğru kişiyse bu geçmişte hissettiklerinden, tecrübe ettiğin sevgiden çok daha farklı ve tarifsiz oluyor."

Ouzou mimik bile oynatmadan karşımızda duran buz tutmuş göletti izlemeye devam etti:

"Yani diyorsun ki, herkes gerçekten birisine âşık olana kadar aşık olduğunu sanır."

Hemen yanı başında kar yığınının arasından kendini gösteren dal parçasını alarak önce çıkıntılarıyla oynadı ardından da birkaç farklı yerinden dalı bükerek uzağa doğru fırlattı. Aniden konuyu kendinden saptırarak neredeyse mırıldarmışçasına:

"Ryuuji'ye en azından iyi olduğunu haber vermemiz gerekir. Sabahtan beri sana bir şey olduğunu düşünerek aklını yitirme raddesine geldi. Onu daha önce hiç bu kadar endişeli görmemiştim. O ağırbaşlı, snop tavırlara sahip çocuk konu sen olunca adeta bambaşka birisine dönüşüyor." dedi.

Derin bir iç çektim. Bugüne kadar her daim onun çevresinde bir neşe kaynağı olmaya çalışsam da son zamanlarda geçmişimin izlerini henüz üzerimden silememiş ve sırtımda taşıdığım bu ağır yükün altında ezilme raddesine gelmiş olmamdan ötürü ona ne kadar zarar verdiğimi fark etme fırsatım olamamıştı. Bunun doğal bir süreç olduğunu, yanımda durmak istediğini farkındaydım. Fakat ben kendi mutsuzluğumda onu boğmamak adına onu kendimden uzaklaştırdıkça istemeden de olsa ona daha büyük kötülük etmiş oluyordum:

Victory Kickoff: Yeniden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin