-17-

1.2K 80 97
                                    


Not: Hepinize tekrardan merhaba. Bu bölümü hikayeden azıcık bağımsız olarak Han'ın ve Leon'un geçmişteki hikayesini anlatan kısa, ara bir bölüm olarak yazmayı planlamıştım fakat yine uzadıkça uzadı. Umarım diğer karakterler de ilginizi çekiyordur. Bunu bugüne kadar söylemediğimi fark ettim o yüzden bir değişiklik yapacağım: Lütfen yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın :) Sizleri seviyorum, iyi okumalar...


 Han Kakashi

Shou, Erika, Reika, son olarak da üçüzler yani Ouzou, Kota ve Ryuuji kısacası yeni takım arkadaşlarım. Predators'da oynamak üzere olduğum için heyecanlı olmamın yanı sıra kuşkularım da vardı. Futbola yönelik kuşkular değillerdi üstelik. Bu birbirleri ile mükemmel bir uyum içinde olan altı arkadaşa ayak uyduramamaktan, onların bir parçaları olamamaktan korkuyordum. Aksi takdirde büyük başarılara imza attığım lacivert beyaz kaleci formamı çıkarım elimde tuttuğum sarı yeşil formayı giymenin hiçbir manası yoktu benim için.

Sezonun bana getirilerinin neler olacağından da emin değildim. Eski kalecileri Tagi Sugiyama şüphesiz kale hakimiyeti konusunda önemli bir isimdi. Çok uzun yıllar önce Heavenly'de oynadığı zamanlarda bizimkileri epeyce zorlamıştı hatta. O zamanlar onun kadar tecrübeli değildim. Hatta tecrübeyi bırak, ilk on bir oyuncusu bile değildim. Kuytu bir köşede oturup maçları izlerken hep o sahada oynayan yirmi iki kişiden biri olmanın hayalini kurup durmuştum. Bu hayalimin yanı sıra bunu gerçekleştirecek azme ya da özgüvene sahip değildim. Her daim yerimin bu olduğunu, bir köşede oturup belki bana ihtiyaç olur diye beklemeyi çoktan kabullenmiştim. Fakat daha sonra bizimkilerin Heavenly'e karşı oynadığı o maçta Tagi'yi gördüm. Kendinden kuşku duymuyor, benim gibi kaygılı davranmıyordu. Yalnızca işine konsantre bir biçimde kendini ordan oraya atıyor, ulaşılması en güç topları bile kıvrak manevralarla yakalamaya gayret gösteriyordu. O maçın ardından Tagi, benim kafamda kendimle ilgili kurduğum düşünceleri kökünden tamamen değiştirdi. Televizyonda izlediğim profesyonel futbolculardan birisi değildi o. Bu yüzden de onlar yapabiliyor fakat ben yapamıyorum bahanesi ardına sığınamazdım. Benim gibi, benim yaşlarımda bir çocuktu yalnızca ve işine büyük bir tutku ile bağlıydı. Öyle ki mensup olduğum takıma karşı oynamalarına rağmen Tagi bizimkilerin her bir şutunu kurtardığında içim rahatlıyor, mutlu oluyordum. O günden sonra oturup etraflıca düşündüm. Neyi istediğime ve bu uğurda neler sarf etmem gerektiğine karar verdim. İyi bir kaleci olmak istiyordum. Bunun için de kendine güven ve sıkı çalışma şarttı. Nitekim de altı yıl içerisinde basit, her maç kenarda oturan bir yedekten kıdemli bir kaleciye dönüştüm. Bölgenin en iyi kalecisine hemde. Adımı kullanmak yerine insanlar bana kendi buldukları pek çok farklı lakapla seslenmeye başladı: Demir Duvar, Tuğla Adam, Bariyer...

Bu başarı benim için iyi ancak hiçbir zaman yeterli değildi. Bu ünvanların hepsini elde ettikten sonra iş onları kaybetmemekteydi. Tahtımı sağlamlaştırmam, rakiplerimize geçilmesi güç bir kaleci olduğumu göstermem gerekirdi. Ben bunun uğruna çaba sarf ederken kulağıma Tagi'nin Heavenly'den ayrıldığı üzerine de bir süreliğine kaleciliği tamamen bıraktığı haberleri gelmeye başlamıştı.

Başta çok şaşırmış, anlam verememiştim. İnsanın kendine örnek aldığı, izinden gittiği birisinin bütüm ümitlerini kaybetmesi ister istemez kendini de sorgulamasına yol açıyordu. Ben onun azmini gördükten sonra kendime bu kadar güvenmeye başlayıp buralara kadar gelebilme cesaretini edinmiştim. Ancak bir yıl kadar sonra onun Predators'da tekrar oynamaya başlamasını işitmemin ardından bu takım radarıma takılmıştı. Daha da incelemeye, onlar hakkında birtakım şeyler öğrenmeye başlamıştım. En etkin oldukları sezonda bölge şampiyonlukları vardı. Ardından da ülke şampiyonasının final maçını bir sakatlık yüzünden kaybetmişlerdi. Zaten rakipleri de Amarillo'ymuş. Akira karşısında on kişi olmalarına rağmen ayakta durabildilerse gerçekten de hatrı sayılır bir takımdır diye düşünmüştüm. Ardından sekiz kişilik bir turnuvada ülke şampiyonu olup Avrupa'da Japonya'yı temsil etmişler. Bu bizim yaş grubumuzdaki herhangi bir takımın henüz başarabildiği bir şey değildi. İşin daha da ilginç kısmı ise Messi, Ronaldo gibi isimlerin de bulunduğu dünyanın en ünlü yıldızlarından oluşan toplama bir kadroya karşı aldıkları galibiyetti. Kendilerine ''Galaksi Şampiyonu'' diyorlardı ki bu ünvanı da sonuna kadar hak ediyorlardı.

Victory Kickoff: Yeniden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin