-13-

1.6K 105 99
                                    

Not: Selam herkese, yine upuzun bir bölümle karşınızdayım. Bekleme için üzgünüm ama bu bölümü özellikle uzun yazmaya çalıştığım için biraz geciktim ve cidden yazarken en çok zorlandığım bölümlerden birisi oldu. Yine de her şeye rağmen sonunda yayımlayabildim. Sizlerle yine bir şarkı paylaştım eğer belirttiğim yere geldiğinde şarkıyı dinlemeye başlarsanız şahsen daha anlamlı olacağını düşünüyorum. Şarkı kısa gelecektir büyük ihtimalle o yüzden o kısım boyunca başa sarıp dinleyebilirsiniz :) Merak ettiklerinizi her zaman sorabilirsiniz dediğim gibi. Sizleri seviyorum ve çook öpüyorum. İyi okumalar...

Kota Furuya

Karşılıklı oturduğumuz müddetçe bakışlarımı onunkilerden kaçırmak güçtü. O da son derece çekingen bir biçimde saçıyla suratını gizlemeye ve benle olabildiğince göz teması kurmamaya çalışıyordu. Ellerimi kavuşturup çenemin altına almış, bacağımı huzursuzca sağa sola sallıyordum. Arada bir Ouzou'nunkine değen bacağım yüzünden bana ters ters bakıyor ve gergin olmamadan ötürü duyduğu rahatsızlığı bakışlarıyla açıkça belli ediyordu. Benim iyiliğimi istiyordu. Kardeşlerimin ikisinin de arzusu bu yöndeydi. Onlara her ne kadar minnettar olsam da kardeşim olmaları hayatımdaki her ayrıntıyı bilmeleri gerektiği manasına gelmiyordu. Belki de benimkini bu denli kurcalamak yerine kendilerininkine yoğunlaşmaları gerekirdi. İkisi de gözünün önünde olanı görmekte güçlük çekiyorlardı halbuki. Ryuuji'nin gizemli kızı ve Ouzou'nun da Erika mevzusu vardı. Ama onlar tek sorun bendeymiş gibi davranmaya itinayla devam ediyorlardı. Bu belirsizlik canımı sıkmaya başlamıştı bile. Daha fazla aralarında oturup söylediklerine sahte kahkahalar atmayı sürdüremezdim. Bu mesele kafamı kurcaladıkça arkadaşlarımla olduğum bir ortamdan bile keyif alamıyordum. Beş yıl boyunca böyle yaşamıştım artık buna bir dur demenin vakti geldi de geçiyordu bile. Hışımla yerimden kalktım:

''Ben yorgunum. Eve yatmaya gidiyorum.'' Ryuuji ve Ouzou'ya döndüm. ''Benimle gelmenize gerek yok zaten gider gitmez uyuyacağım. Siz biraz daha takılın. Afiyet olsun, iyi akşamlar.'' Ardından da kimsenin yüzüne bile bakmadan uzun adımlarla restoranı terk ettim. Bunu hemen şimdi tam da burada yapmak zorundaydım. Reika'nın birkaç saniye sonra peşimden konuşmaya geleceğinden adım gibi emindim. Bunu önceden planlamamıştık ama bunu yapacağını biliyordum. Nedenini açıklayamam, sadece biliyordum.

Biraz uzaklaşmamın ardından fazla öteye gitmeden bir köşeye çekildim. Ellerim cebimde yerdeki bir çakıl taşını tekmeliyor ve öylece Reika'nın yanıma geleceğini umuyordum. Bunu bugüne kadar daha önce hiç yapmamıştım. His ve duygularım hakkında konuşmayı bırak düşünmezdim bile. Onların varlığını reddederek yoklarmışçasına sürdürürdüm hayatımı. Ancak bu vaziyete bu raddeye kadar dayanabildim. Kahretsin, bana neler oluyordu böyle cidden?

Birkaç dakika beklememin ardından hissettiğim agresyon bütün vücudumu sarmış vaziyette bedenime hükmediyordu. Yumruğum sıkmaktan uyuşmuş, çene kemiklerime kadar kasılmıştım. Gelmek zorundaydı. Reika bir kez olsun korkaklığı ve utangaçlığını bir kenara atıp burada olma cesareti göstermeliydi. Elimi alnıma götürerek avucumun içiyle sertçe vurdum:

''Ne yapıyorum ben? İyice saçmalamaya başladın Kota! Ne olmasını bekliyordun ki?!'' Kendi kendime saydırmaya başladığım sırada arkamdan bana doğru yaklaşmakta olan topuk sesleri ve birisinin her saniye daha da artan soluklanmasını işittim. Başımı çevirdiğimde Reika'nın birazcık beride olduğunu gördüm. Bana doğru koşmaktaydı, yanakları kıpkırmızı olmuştu ve derin derin nefes alıp verişleri aradaki mesafeye rağmen duyuluyordu. Bende ona doğru koşmaya başladım. Bir yandan da elimle ona işaret ederek yavaşlamasını ve biraz soluklanmasını söylüyordum. Fakat Reika onda daha önce görmediğim bir kararlılıkla emin adımlarla bana doğru gelmekteydi.

Victory Kickoff: Yeniden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin