-26-

1.1K 77 45
                                    


Not: Tekrardan yepyeni bir bölümle karşınızdayım. Yetiştirmekte oldukça zorlandığım bir bölüm olsa da nihayet bitmiş olmasının sevincini yaşıyorum. Medyaya da çok sevdiğim bir şarkıyı bırakıyorum. Kötü ya da yorucu bir günün ardından beni rahatlatan, kendimi güvende hissettiren bir şarkı, özellikle de sözlerinin yıldızlarla ilgili olması...  Hikayeyi yakından takip edenler yıldızların anlamını ve önemini iyi bilir :) Bu yüzden şarkının bu bölüme uyacağını düşündüm, aranızdan kötü bir gün geçiren varsa rahatlamasına yardımcı olacağını umuyor ve hepinize iyi okumalar diliyorum...

Erika Takatou

Az evvel yaşanmış olanların etkisinden hala çıkamamıştım. Saniyeler içerisinde kıyametler birbirinin ardı ardına kopmuş, herkes herkesin yakasına yapışacak duruma gelmiş ve sessiz sakin sabahımıza aniden bir kaos hâkim olmuştu. Gözlerimi fal taşı gibi açmış, hayretle olanları izlemekteydim.

Ryuuji'nin bir dakika bile tereddüt etmeden Bara'nın ardından gitmesinin, Kota'nın Leon'un boğazına atlamasının ve Ouzou'nun da gergin bir biçimde ortalığı yatıştırmaya çabalamasının ardından zil çalmış ve Reika da bu gergin ortamın bir an önce bitmesini umarak Kota'yı kolundan tuttuğu gibi sınıfına sürüklemişti. Leon'la ikisinin, hatta Ouzou'nun da onlarla aynı sınıfta olması gerçekten çok ama çok büyük bir talihsizlikti. Her an aralarında ikinci bir kıyamet kopabilirdi ve biz araya girmek üzere yanlarında olamayabilirdik.

Ouzou, herkesi dağıttıktan sonra bir köşeye geçip derin derin soluk alıp vermeye başladı. Olanlardan hepimiz gibi o da etkilenmişe benziyordu. Fakat sanki dahası var gibiydi. Ouzou'nun bu tarz mevzularda kendinden bu denli geçtiğine, bu kadar kafaya taktığına hiç şahitlik etmemiştim.

Birkaç dakika ardında dikildim. Kendine geldikten sonra sınıfının yolunu tutacağını falan düşündüm fakat o hiç de beklediğim gibi reaksiyonlar göstermemekteydi. Bir ağacın kenarına geçip sırtını ağaca yasladı. Ardından da başını yapraklara doğru kaldırarak öylece dikildi.

"Beni beklemek zorunda değilsin. Dersini kaçıracaksın." dedi yüzünü bana doğru dönmeden, bakışlarını hala yaprakların üzerinden ayırmıyordu. Onu beklediğimi farkına varmıştı.

"Sen de öyle." Dedim tereddüt ederek nazik bir ses tonuyla. Şu anda aklından geçenleri, hangi hislerle baş ettiğini bilmediğimden ona karşı olabildiğinde yumuşak bir yaklaşım sergilemeye çalışıyordum. "Devamsızlık yapmaman gerektiğini biliyorsun. Aksi takdirde olacaklar..."

"Biliyorum, biliyorum." Araya girdi. "Zaten parlak bir öğrenci olduğum söylenemez. Unut gitsin." dedi son derece melankolik bir biçimde. Yaslandığı ağaca sırtını verip çömeldi. Parmaklarındaki nasırlarla oynamaya başladı.

Karşısında dikilmeyi sürdürmekten vazgeçip yanına doğru yöneldim. Ardından da tıpkı onun gibi bağdaş kurup ağacın altında yanı başına oturdum. Onu bu tarz bir durumda yalnız bırakmaya ne gönlüm el verirdi ne de onu böyle gördükten sonra kafam rahat ederdi.

Yanına oturduğumu gördüğünde şaşkın bakışlarını bana doğru çevirdi:

"Ne yapıyorsun sen? Dersine gitsene." Ona bakıp hafifçe tebessüm ettim:

"Ryuuji'nin okul başarısını ve not konusundaki hassasiyeti hepimizin malumu. O bile bir saniye olsun tereddüt etmeden Bara'nın peşinden koşabiliyor ve onun için büyük önem arz eden tüm bu şeyleri göz ardı edebiliyorsa aynını ben de yapabilirim." dedim. Başını bana doğru içten bir biçimde gülümsedikten sonra yine parmaklarının kenarlarını soymaya başladı:

Victory Kickoff: Yeniden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin