-21-

1K 82 93
                                    

Not: 20 koca bölümü arkamızda bırakmış olmanın tarifsiz sevincini yaşıyorum. Cidden hangi ara buralara kadar gelebildiğimizi bilmiyorum ama hikayenin hala başlarda olduğunu düşünürsek daha önümüzde nice yirmi bölümler olacak diyebiliriz. Buraya kadar okuduğunuz, oy verdiğiniz ve destek olduğunuz için hepinize çok teşekkür etmek isterim... İyi okumalar

Not 2: 10 etiketin içinden 6 tanesinde birinci, 2 tanesinde de ikinci sıralamada yer almışız ne kadar mutlu olduğumu anlatamam bu başarıların hepsi sizin sayenizde gerçekleşti bir kez daha sizlere minnetlerimi sunmak istiyorum :) (3.11.2020) 

Reika Saionji

Eşyalarımı birer birer spor çantamın içine yerleştirip sahadan ayrılmaya hazırlandığım esnada Kota yanıma geldi. Göz ucuyla uzun, büyük cüssesine baktığımda kulağıma doğru eğilip o derin sesiyle fısıldadı:

''Akşam sekizde parkın oraya gel.'' Ardından da mimik dahi oynatmadan kardeşlerinin peşine takılıp sahadan ayrıldı.

Yüzümün şimdiden kıpkırmızı kesildiğini hissedebiliyordum. Silkelenip kendime gelmeye çalıştığım sırada Erika'nın yüzünde tarifi olmayan bir gülümsemeyle bana doğru yaklaştığını gördüm.

Maçı kazandığımız için dehşet bir mutluluk içerisindeydi. Yüzünde güller açıyor, yerinde duramadan sürekli hareket ediyordu. Onu ağzı kulaklarında görmeyi çok özlediğimi fark ettim. Son zamanlarda gönül meseleleri üzerinde kafa patlatmaktan canı iyice sıkılmış, neşesi sönmüştü. Oysa ki onu böyle mahsun görmek en yakın arkadaşı olarak beni de rahatsız etmekteydi:

''Bakıyorum keyfin yerinde.'' dedim gülmseyerek. Kollarını iki yana doğru açarak gerindi:

''Nasıl olmasın. Maçı kazandık. Üstüne bir de kendime Rosa'dan boşuna ayrılmadığımı ıspatlamış oldum. Artık kafam öncesine nazaran çok ama çok daha rahat olacak. Tüm gün bunları düşünüp içim içimi yemeyecek. Resmen üzerimden bir yük kalktı, rahatladım.'' Yüzümdeki içten sırıtmayla ona cevap verdim:

''Senin adına çok sevindim. Nihayet eski, neşeli Erika'yı görebilecek olmamıza dair büyük bir mutluluk duyuyorum.'' Fakat bunu söylememin üzerine yüzündeki o gülümsemesi aniden sönerek rengi sarardı. Yine eski, melankolik haline dönmüştü adeta:


''Erika, sorun nedir? Benimle paylaşabileceğini biliyorsun?'' dedim samimi ve sevecen bir tonda. Derin bir iç çekip yüzüne sahte olduğu çok belli bir gülümseme takınmakla yetindi:

''Bilmediğin bir şey değil zaten. Kafamda hala soru işaretleri var hepsi bu. Geçmişe sünger çekip önüme bakmak istiyorum. Fakat sanki geçmişteki eski hesapları kapatamadan bunun mümkün olamayacağını düşünüyorum.'' dedi. Elimi omuzunun üstüne attım:

''Ne demek istediğini anlıyorum. Mazide belirsizlikler olduğunu bildiğin sürece onları arkanda bırakamıyorsun çünkü cevaplar arıyorsun. Fakat istediğin cevapları elde etmen zor değil Erika, hem de hiç.'' Tek kaşını kaldırarak yüzündeki o hiçbir şeyi anlamadığını belli eden ifadeyle bana doğru baktı. Devam ettim:

''Mektuplardan bahsediyorum. Aoto'dan bir karşılık değil de bir cevap beklediğini farkındayım. Ya da en azından içindekileri söyleyip kurtulmak, rahatlamak ve bu defteri tamamen kapatmak istiyorsun. O zaman önüne bakabilirsin işte. Başka insanlara, Ouzou'ya mesela. Nihayet kafan net olursa bu sefer işler ikiniz için de daha kolay olur.'' Ouzou'nun adını işittiği anda bileğimden sertçe tutarak beni hışımla kendine doğru çekti:

''Sesinin tonunu alçalt! İnsan içindeyiz, birisi her an her konuştuğumuzu duyabilir, unutma.'' dedi tedirgin bir biçimde etrafına bakınırken. Kimsenin yakınımızda olmadığını ve bizi duymadığını teyid ettikten sonra derin bir iç çekip konuşmasına devam etti:

Victory Kickoff: Yeniden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin