-20-

1.1K 86 123
                                    

Not: Bir günde iki bölüm atarak kendi rekorumu kırdım, şimdi ise bu hafta bir bölüm daha yayımlamak üzerinde çalışıyorum. Böyle ardı ardına bölümler atarak sizi bir nebze olsun şaşırtıp mutlu etmek istedim. Umarım beğenirsiniz :) 


Kota Furuya

Düdüğün çalmasıyla beraber maç başlamış oldu. Neyse ki her şeyde olduğu gibi pozisyonlarımızı kararlaştırırken problem yaşamamıştık. Leon eskisine nazaran daha sakin ve yapıcı tutumlar sergiliyordu. Bu da beni işkillendiriyordu.

Başlama vuruşunu Erika Ouzou'ya bir pas atarak ardından da doğrudan ileriye doğru hücum ederek kullandı. Ben ve Ryuuji hemen arkasındaydık. Kafamızdaki oyun planı gayet basitti. Karşımızdaki çocuklar bize rakip olabilecek türden değillerdi o yüzden ilk maç yalnızca eski numaralarımızı hatırlamak ve taktiklerimizin işleyişlerini test etmek üzerine bir hazırlık olacaktı bizim için.

Shou'nun elini havaya kaldırıp kale önünden ''Üçgen'' diye bağırmasıyla ben Ouzou ve Ryuuji yerlerimizi aldık ve eşsiz taktiğimizi uygulamaya başladık. Rakip takım üçümüzü birden tutmaya çalışsa da bu naafileydi. Biz çoktan kalenin önüne gelip ilk şutumuzu çekmiştik bile.

Benim falsolu çektiğim şutun son sürat kale direğine çarpıp sekmesi ardından hiç beklemediğimiz bir anda Leon arkamızda belirip bir kafa hareketiyle topu daha ilk dakikadan rakip takımın kalesine göndermeyi başarmıştı. Böylece daha şimdiden bir puanla biz öne geçen taraf olmuştuk.

Sahaya baktığımda bizimkilerin sevinci ve tribünlerdeki kalabalığın tezahüratlarının yanı sıra Leon ne kendini övüyor, ne de ukalaca pozlar veriyordu. Usulca gelip golünü atıp yerine geçmişti. Ben şaşkın bir biçimde kardeşlerime baktığımda onların da durumu en az benim kadar garipsemekte olduklarını fark ettim.

''Demek artık kendi değil de futbolu konuşacak öyle mi? Sanırım bu bizim işimize gelir.'' dedi Ouzou kaşlarını çatarak gözlerini bir saniyeliğine bile olsun onun üzerinden ayırmadan.

Erika, Reika, Han ve Shou tarifsiz bir mutluluk yaşarken bizim öylesine durmamız biraz dikkat çekiyor gibiydi. Leon'un bu tavırlarının bize karşı bir meydan okuma olduğunu düşündükçe sinirleniyor, ona karşı daha da bileniyordum. Kramponumun ucuyla çimleri hafifçe eşelediğim sırada Ryuuji durumu farkına varıp bana doğru döndü:

''Ondan tam olarak da istediğimiz şeyi yapıyor. Susup oyuna konsantre oluyor ve takıma faydalı oluyor. Aynını bizim de yapma zamanımız geldi Kota.'' Bunun üzerine tekrardan pozisyonumu aldım. Leon ilk golü atmış olabilirdi fakat ikinisi şüphesiz benim çektiğim şutla atılan bir gol olacaktı.

Ouzou kale önündeki yerine geçince Han'a dönüp:

''Fazla kolay olacağa benziyor. Şu çocuklara bak, bizimle oynayacak kadar iyi değiller.'' dediğini işittim. İkisi şimdiden iyi anlaşmaya başlamışlardı bile.

Düdüğün tekrardan çalmasıyla oyun kaldığı yerden devam etti. Başlama sırası yine bizdeydi. Bizimkiler topu hiçbir şekilde rakibe kaptırmadan kendi sahalarında sürmeye devam ettikçe rakip daha da hırslanıyor, öncekinden daha agresif oynmaya başlıyordu.

Ruhsal açıdan bakıldığında bizim takımın onlara nazaran üstünlüğü vardı. Yıllardır beraber oynamamışa ve aramızdan bazılarımızın sahadan uzak kalmış olmasına rağmen biz ismi bilinen, imkansızı başardıkları söylenen bir takımdık. Seyircilerin arasında tanımadığımız onca insan bizi destekliyordu. Elbetteki üzerlerindeki psikolojik baskı onları kötü oynamaya ve hata yapmaya sevk edecekti.

Victory Kickoff: Yeniden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin