-3-

2.1K 137 77
                                    

Kota Furuya

Sonunda uçağım Japonya'ya inmişti. Doğrusunu söylemek gerekirse insanın evi gibisi yok. Yabancı, alışamadığın bir yerde olduğunu bildiğin sürece nerede olduğunun bir önemi yok, rahat edemiyorsun. Umarım profesyonel bir oyuncu olduğum zamanda da bu sıkıntıları çekmek zorunda kalmam. Ama şu an için burada kalmak istediğimi biliyordum. Bundan emindim ve tatilimin sonunda İspanya'ya dönmek gibi bir planım yoktu. Kardeşlerim ve annem bunu çok büyük ihtimalle iyi karşılamayacak olsalar da bu benim kararım ve kimseyi de ilgilendirmez!

Üstelik artık on sekiz yaşındayım daha fazla çocuk muamelesi görüp fikirlerimin ve seçimlerimin sorgulanmasına ihtiyacım yoktu. Ouzou ve Ryuuji'nin bu konudaki tutumlarını düşünecek olursam, hoşlarına gitmeyeceğini biliyordum. Hatta Ouzou biraz sert bir tepki bile verebilirdi. Nitekim de tahmin ettiğim gibi oldu. Ancak Ouzou'ya kıyasla Ryuuji'nin daha çok nedenini anlamaya odaklandığını görebiliyordum. Bu onun için zor olacaktı çünkü henüz ben de neden bırakmak istediğimi tam olarak anlayabilmiş değildim. Sadece devam etmek istemiyordum işte o kadar.

O akşam çok konuşmadık. Daha çok sessiz bir oturmaydı. Öylece birbirimize baktık. Ouzou'nun bana olan sinirinin geçmediğini yüzünden anlayabiliyordum:

''Hadi ama yeter artık. Birazcık daha bana öyle bakmaya devam edersen beni özlemediğini ve burada olmamı istemediğini düşünmeye başlayacağım Ouzou.''ortalığı yumuşatmak için bunu doğama aykırı bir biçimde son derece naif bir tonda söylesem de sanki yarasına tuz basmıştım:

''Seni tabii ki de özledim ve burda kalacağını bilmek hoşuma gitse de çocuk gibi davrandığını ve bu yüzden elindeki fırsatı kaçırdığını düşünüyorum. Kardeşimin gençlik hatası yüzünden ileride pişman olmasını istemiyorum.'' Yumruğumu sıktım, sözleri beni yavaşça sinirlendirmeye başlamıştı:

''Ne dedin sen?! Çocuk gibi mi?''

''Tamam biraz sakinleşin artık ikinizde!'' Ryuuji her zamanki gibi ortamı yatıştırmak için araya girmiş olsa da ben hala Ouzou'nun dediğine takılmış durumdaydım:

''Sen bu işe karışma!'' diye çıkıştım ona. Sabahtan beri Ouzou'nun söylemlerine, sitemlerine ve yeri geldiğinde yükselmelerine bile sessiz kalmaya çalışmıştım. Üstelik de normalde bu kadar sabırlı bir insan olamama rağmen. Ama artık az olan sabrım da taşmak üzereydi. Kendi verdiğim bir karar için kimseye hesap vermek ya da kimsenin asık suratını çekmek zorunda değildim.

''Bırak Ryuuji boş ver. Birimizin sakinleşmesi için etrafa bağırıp çağırması gerek.'' Ouzou'nun neyi vardı anlayamıyordum resmen beni çileden çıkarmak için kasıtlı konuşuyormuş gibi bir tavrı vardı. Üstelik sabahtan beri de bana ters gitmesine rağmen tek kelime bile etmemiştim ama o sınırları zorlamakta ısrarcıydı:

''Ne oldu yoksa ikiniz yokluğumda bana karşı birlik falan mı oldunuz?''

''Saçmalıyorsun Kota, ikimizin de burada senin iyiliğin için debelendiğimizi göremiyor musun yoksa?'' Duraksadım ve Ryuuji'nin dediklerini dinlemeye başladım. Ouzou'ya döndü:

''Sende daha fazla üstüne gitme. O neredeyse bir yetişkin kendi kararlarını kendi verebilir, bunları sorgulamak bize düşmez...'' Bana baktı. ''... ama dürüst olmak gerekirse Kota, ben de doğru bir şey yaptığını düşünmüyorum. Eh bu yine de senin hayatın ve senin seçimlerin.'' Naif bir gülümsemeyle salondan çıktı. Sanki ikimizin neredeyse birbirimize girecek olmamız onun umurunda değil gibiydi. Son bir defa ''Ben yatmaya gidiyorum size iyi geceler.'' dedikten sonra odasına yöneldi.

Ouzou da ben de öylece kalakalmıştık. Ryuuji'nin bize hayat dersleri vermesi alışık olmadığımız bir şey değildi. Fakat böyle soğuk kanlılıkla bir anda lafını söyleyip ayrılması, ikimizi de şaşkına çevirmişti. İkimiz de daha çok direteceği ve barışı sağlamakta ısrarcı olacağını beklemiştik.

Victory Kickoff: Yeniden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin