-48-

819 41 40
                                    


Barbara Mayern

Her zamanki gibi çocukların maçını izlemeye geldiğim esnada tanıdık bir simanın bana doğru yaklaşmakta olduğunu fark ettim. Bu kişiyi tanıdığıma oldukça emindim, ancak nerden tanıdığımı bir türlü çıkaramıyordum.

Adamın bana doğru geldiğinden emin olduktan sonra onu tanıyamadığımı belli etmemek adına yüzüne doğru sıcak bir gülümsemeyle onu selamladım. Herhalde bu onun kim olduğunu bildiğimi ispat etmeye yeterli olacaktı.

Nihayet yanıma geldiğinde başını hafifçe öne doğru eğip selamını verdi:

"Merhaba, tekrar karşılaştığımıza sevindim. Ryuuji bizi bir önceki maçta tanıştırmıştı değil mi? İsminiz, yanlış hatırlamıyorsam Bara'ydı değil mi?" diye sordu.

Konuşurken o kadar resmi bir dil kullanıyordu ki kendimi sanki bir plazada iş görüşmesine gelmiş gibi hissettim. Yine de karşımdaki birisinin bana karşı bu kadar kibar ve saygılı konuştuğunu gördükçe onunla daha fazla sohbet etmek istiyor, ancak bir yandan ya yanlış bir şey söylemekten korkuyordum. (Japonca 'da günlük konuşma dili ve resmi dil olmak üzere iki farklı kullanım vardır ve çoğu kelime buna bağlı olarak değişir. Bazı kullanımlar resmi iken bazıları ise çok resmidir ve iş yerinde üssünüze vb. yerlerde kullanılır.)

"Evet, aslında bakarsanız gerçek ismim Barbara Mayern, ama Ryuuji tanıştığımızdan beri bana böyle hitap ediyor. Beni insanlara öyle takdim ettikçe de çevremdeki herkes bana öyle seslenmeye başladı." diye açıkladım. Bay Nagabuchi son derece güleç bir yüzle:

"Ah anlıyorum, o halde size adınızla hitap etmemin bir mahsuru yoktur umarım." dedi. Başımı sallayarak ona sorun olmayacağını söyledim.

Artık onun kim olduğunu kesin olarak hatırlamıştım. Bu Ryuuji'nin daha önce de adından bahsettiği, bir nevi akıl hocası yerine koyduğu ve çok da saygı duyduğu bir kulüp başkanı olan Bay Nagabuchi'ydi. Başta onu anımsamakta sıkıntı yaşamış olsam dahi artık bu simanın neden tanıdık geldiğini iyi biliyordum. Nagabuchi tekrar bana doğru dönüp:

"Maç birazdan başlamak üzere, umarım izlerken size eşlik etmemin sakıncası olmaz." dedi. O kadar kibar ve tane tane konuşuyordu ki yanlış bir kelime söyleyeceğim, ya da dediklerini anlamayıp rezil duruma düşeceğim korkusu içimi kemiriyordu. Neticesinde bu adam Ryuuji'nin hayatında da büyük öneme sahipti. Ağzımdan çıkacak en ufak bir yanlış kelime onun da Bay Nagabuchi gözündeki itibarını zedeleyebilirdi.

Ona sorun olmayacağını söyledikten sonra derin bir iç çektim. Gerginliğimi gizlemeye çalışarak renk vermemeye uğraştım. Oysa ki Bay Nagabuchi sıkıntı yaşamamam adına her şeyi olabildiğince basit ve tane tane söylüyordu:

"Koçları Masaru, onu uzun yıllardır tanıyorum. Bir zamanlar benim sahibi olduğum kulüpte bir oyuncuydu. Çok yetenekliydi, milli takıma seçilme arifesindeydi. Kulübüm Chibi Thunderbolts'u en iyi temsil edebilecek isimlerden birisiydi." duraksadı. Merakıma yenik düşüp onun tekrar anlatmaya başlamasını bekleyemeden sordum:

"Peki ya sonra ne oldu?" Nagabuchi derin bir iç çekip hikâyenin devamını anlatmaya koyuldu:

"Çok gençti, bir o kadar da toydu. Hatalar yaptı, ileride pişmanlık duyacağı hatalar. İnadı yüzünden sakatlandı ve tüm bu fırsatlara, rüyalarına elveda demek zorunda kaldı. İçindeki futbol aşkı onu bu alanda faaliyetler göstermeye ittiğinden koçluk yapaya başladı. Ancak yaşadığı küçük bir aksaklık sonrasında ona da ara verdi. Masaru futbolun içinde olmasının hem kendisine hem de çevresindekilere zarar verdiğini düşünerek çok kesin bir kararla bir daha koçluk yapmayacağına yemin edip işi bırakmıştı. Ondan çok uzun süre haber alamadım. Neler yapıyordu, ilerisi için ne yapacaktı bilmiyordum. İşin komiği o da bilmiyordu. Hayatını futbol üzerine kurmuştu. Ondan başka şey bilmez, bilse de keyif almazdı."

Victory Kickoff: Yeniden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin