-50-

850 46 139
                                    


Reika Saionji

Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdığımda güneş ışınlarının yüzümdeki belli belirsiz çilleri okşaması beni rahatlatmıştı. Uzun zaman sonra içim ilk defa bu kadar huzur dolu, keyfim ilk defa bu kadar yerindeydi. Nihayetinde her şey rayına oturmuş, kötü, yağmurlu ve fırtınalı günlerin ardından huzurlu, mutlu ve sakin günlere kavuşmuştuk.

Yemyeşil çimlere serdiğimiz piknik örtüsünün üstünde sırtüstü uzanırken, hafifçe doğrularak nasıl anlaştıklarını görmek için kafamı ikisine doğu çevirdim. Tam olarak samimi durdukları söylenemezdi, aksine ikisi de çekingen ve şu anda birlikte vakit geçiriyor olmalarını garipser gibilerdi. Ama günün sonunda gürültü patırtı, daha da önemlisi kıyamet kopmuyordu. Bu da benim için yeterliydi.

"İkinizin iyi anlaşmaya çalışıyor olmanız beni çok mutlu ediyor." dedim yüzümdeki kocaman gülümsemeyle onlara dönerek.

Kota her zaman ki tepkisizliğiyle cevap verdi:

"İyi anlaşmaya dair bir çabamız yok, sadece atışmamayı deniyoruz hepsi bu. Sana tavsiyem daha fazlasını ummamandır."

Aldığım cevap beni şaşırtmamıştı, tam da ondan söylemesi beklenilecek türde bir cümleydi. Ancak bu dediğine bile şükrettim, o bile benim için yeterliydi.

Leon her zamanki alaycı tavırlarıyla dirseklerinden destek alarak sırtını hafifçe geriye doğru yasladı:

"Ne de olsa bu bizim Kota ile beraber ilk pikniğimiz değil. Öyle değil mi Kota?" dedi pis pis sırıtarak.

Bunun ne anlama geldiğine dair en ufak bir fikrim bile yoktu:

"Ne, nasıl yani? Bu da ne demek şimdi?" diye sorduğumda Leon kaşlarını çatıp gülümsedi.

Kota ise derin derin solumaya başlamıştı. İkisi arasında benim bilmediğim boyutta bir diyalog geçmiş ve belli ki Leon bunu kullanarak Kota'yı sinir etmeye çalışıyordu. Kısacası her gün yaşanan olağan şeylerdi bunlar ve ortada herhangi bir problem ya da ikisinin arasında bir sürtüşme yoktu. Kota iç çekerek:

"Boş ver sen onu. Saçmalıyor işte." deyip geçiştirmeye çalışsa da Leon kurnaz gülümsemesini yüzünde barındırmaya devam ediyordu.

Tüm bu ufak atışmalar bir yana dursun, kanlı bıçaklı iki kişiyi beraber dışarı çıkıp vakit geçirmeye ikna etmeyi başardığım için kendimle gurur duyuyordum. Ancak benden bağımsız olarak, ikisinin arasının bıraktığım durumda olmadığı da aşikardı. Çok iyi geçinmiyor olsalar da sanki haberim olmadan bir ateşkes imzalamışlar ve bunun getirisi olarak da birbirlerinin üstüne varmamaya çalışıyor gibilerdi.

Kota ve Leon benim yoğun ısrarlarım sonucunda nihayet üçümüz birlikte bir aktivite yapmamız fikrine ikna olmuş ve anlamadığım bir biçimde kendiliğinden "piknik" yapma fikrinde karar kılmışlardı. İkisinin iyi geçiniyor olması benim için gerçekten önemliydi.

Leon soğuk, mesafeli bazen ise itici ve ukala gözüken yapısına rağmen yeri geldiğinde göründüğünden çok daha iyi bir arkadaş olmayı becerebilen birisiydi. Üstelik beklemediğiniz bir anda teselli içeren tatlı sözler yerine yüzünüzde bir tokat etkisi bırakan sert sözleri insanı kendine getirip daha iyi kararlar vermeye itiyordu. Kesinlikle alışılmadık yöntemleri olmasına karşın Leon, kendi karakteristik özellikleri çevresinde son derece vefalı bir dosttu.

Kota ile aramız bozulduğu zamanlarda başımı yaslayıp ağlayabileceğim bir omuzun beni daha iyi hissettireceğini düşündüğüm zaman Leon, bunu yapmamış olmakla birlikte son derece sert bir biçimde "Aptal, böyle mızmızlanarak hiçbir yere gelemezsin. Kendini topla ve ağlayarak vakit kaybetmek yerine durumu nasıl düzeltebilirim diye düşün." Bana ihtiyacım olduğunu bile bilmediğim bir tutum sergileyerek ayılmamı, kendime gelip aksiyon almamı sağlamıştı.

Victory Kickoff: Yeniden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin