-6-

1.7K 117 58
                                    


Erika Takatou

Telefonumu elime aldığımda ilk gördüğüm şey yaklaşık dört dakika önce Kota'dan gelmiş olan mesajdı. ''Saat sekizde oradayım. Geldiğimde hazır ol. Bekletilmeyi sevmem.'' Tam onun yazacağı türden bir mesaj. İçerisinde bir gram da olsa agresiflik olmasa Kota'dan gelmiş olacağına inanmazdım. Ben ise zaten hazır bir biçimde sözleştiğimiz kafenin önünde onu bekliyordum. Saatime baktım. Eğer Kota'nın tam söylediği saatte burada olacaksa gelmesine on dakika kalmıştı. Bir masaya oturup onu beklemeye başladım. Doğrusu bu konuda onun kardeşlerinin safında değil de benim yanımda yer almasını hiç beklemiyordum. Sonuçta hala anlamadığımız bir sebepten ötürü dünyaca kabul gören en ünlü kulüplerden birinde oynamayı bırakmış ve bunun yerine bizim Momoyama Predator's a katılmaya razı olmuştu. Geldiğinde ona bunu da soracaktım ama Kota'nın kalkıp da bana mantıklı bir açıklamada bulunmak isteyeceğini zannetmiyordum. Sorularım yüksek ihtimalle cevapsız kalacaktı. Gerçi benim yaptığım da onunkinden pek farklı değildi. Rosa'ya girmek için canımı dişime takmıştım. Şimdi ise eski oyuncularla eski takımımı toplamak için uğraşıyordum. Aslında dönüp baktığımda bu yaptıklarıma ben bile hayret ediyordum. Bir takımın ruhunu bu kadar benimseyeceğim ve beş yıl geçmesine rağmen hala üstümden atamayacağımı tahmin etmezdim. Üstelik de benim gibi sayısız takım değiştirmiş ve büyük hedefleri olan bir oyuncu için bu son derece mantıksızdı. Ancak duygularımın mantığımın önüne geçmesine izin vermiştim. Bu kararımdan da zerre pişman değildim. Daha genç bir sporcuyum, önüme böyle fırsatlar çıkmaya devam edecektir. Hatta belki daha bile iyileri. Tabii ki de buna bel bağlamıyorum. Ama dönüp baktığımda bana en çok istediğim şeyi sorsalar Predators ile son bir maç yapmak derdim. Sonra fark ettim ki bu arzum tek bir maç yapmaktan çok daha fazlasını kapsıyor. Ben onları bir araya getirmek istiyordum. Tıpkı daha önce ben dahil herkes ona sırtını çevirmişken Shou'nun yaptığı gibi.

Başımı kaldırdığımda karşıdan Kota'nın gelmekte olduğunu gördüm. Beni fark etmesi için elimi havaya kaldırıp işaret ettim. Selam verdikten sonra bir sandalye çekip yanıma oturdu.

''Onları ikna etmeyi başarabildin mi?'' diye sordum hemen. Gözünü uzaklara dikip yolu seyretmeye koyuldu:

''Evet.'' Tam da ondan beklediğim gibi ağzını bıçak açmıyordu. Kota'yı her ne kadar sevsem de onunla iletişim kurmak ve konuşmaya çalışmak her zaman çok zor olmuştur.

''Evet ne? Ne dediler, kabul ettiler mi peki?'' Başta cevap vermedi. Eliyle garsona işaret ederek yanına çağırdı. Garson bizim masaya baktığında ise bir fincan çay sipariş etti. Bende karşısında beni görmezden gelerek rahat bir biçimde sipariş vermesini hayretler içinde izliyordum.

''Hayır etmediler.'' dedi. Ardından birkaç saniye duraksayıp ''Ama edecekler her hallerinden belli.'' Diye ekledi.

''Peki bundan emin misin?'' dedim evet diyeceğini umarak. Kota kesin ve emin konuşmayı seven birisiydi. Bu düşük bir ihtimal dahilinde olsaydı en başından bana ses etmezdi.

''Ryuuji'nin edeceği zaten apaçık ortada. Ouzou biraz sıkıntı çıkarttı ama ben onun da elinde sonunda yola geleceğinden eminim.'' Dedi kendinden emin bir biçimde. Bense konu Ouzou'ya gelince birazcık gerildim. Ouzou ile son derece iyi anlaşırdım ve onu çok da severdim. Ancak eskisi kadar sık görüşmememizin ardından dün evlerine gittiğimizde bana sert bir çıkışta bulunması acaba bunca yılın ardından değişti mi diye düşünmeme yol açmıştı.

''Onun niye bu kadar ısrarcı olduğunu anlayamıyorum doğrusu. Dünkü hal ve tavırları da gayet sıra dışıydı. Oysaki sohbet ederken keyfi yerinde gibiydi. Konu futbola gelince bu denli sinirlenmesine bir anlam veremedim.'' Kota garsonun getirdiği çayını önüne çekerek karıştırmaya başladı. Bana bir şey isteyip istemediğimi sorduğunda başımı hayır anlamında salladım. Buraya yiyip içmeye değil onunla takımın geleceği hakkında konuşmaya gelmiştim.

Victory Kickoff: Yeniden!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin