Oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin! ✨
BÖLÜM 20: "Dilek Taşı"
Yüzümü avuç içlerine hapsettin. Bugün dilek taşında seni diledim. Sevgilim dedin ki şansa ihtiyacımız yok. Ben hep seninim.
Yağmurun altındayken üzerine düşen damlaların yüreğini temizlediğine inandığın oldu mu?
Yağmurun içimdeki acıyı silmek istediğine inanırdım. O geceden sonra her yağan yağmur benim için yağmış gibi hissetmeye çalışırdım. Bunu bana öneren de on yedi yaşında karşısına kızarmış gözlerle oturduğum psikoterapistimdi. Çok küçük yaşta o masaya oturmak zorunda kalmıştım.
2010.
Hayatımın en zehirli yılıydı. Okula gitmem gerekirken bir masanın karşısında oturuyordum. Karşımda ellili yaşlarında bir kadın vardı. Önündeki kâğıda kurduğum her cümlenin ardından birkaç kelime karalıyor, bana güven vermek istercesine tebessüm ediyordu. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Tam karşımda duruyordu ve bana daha iyi hissettirmek istediğini iddia ediyordu.
Bu onun suçu değildi biliyordum fakat o odanın içerisindeyken bile bir çift mavi gözü arıyordum. Karanlık gecemi aydınlattığına inandığım gözlerini bulmak istiyordum.
Atlas bu gece karşıma geçti. Bana böyle bir dönemde hiç kimseye bağlanmamam gerektiğini ve benden bu yüzden uzak durduğunu söyledi. Benden bu yüzden kaçtığını ima etti. Fakat ben o yokken bile onu aradım. O odada, benim için çabalayan doktorun karşısında onu aradım.
O zamanlar bu konuşmayı yapmış olsak onu öfkelenirdim. Beni görmediği için, beni tanımadığı için ve en önemlisi de beni anlamadığı için bir yanım kızgın, bir diğer yanım kırgın olurdu. Şimdi hiç birisini hissetmiyorum çünkü iyileştim.
Onu severken iyileştim. Karşımdaki kadına ondan bahsetmeye başladığımda iyileştim. Ve o gün öğrendim. Sevmek insanı iyileştiriyor. Kalbinde çiçekler açtırıyor. Umut veriyor.
Yağmur üzerimize yağmaya devam ediyordu. Gözlerinin içerisine bakıyordum ve elleri ellerimi kavramıştı. Avuç içlerine sığdırdığım parmaklarım onun sıcaklığıyla ısınırken gözlerim yüzünde dolaştı. Elimi avuç içinden ayırarak yüzüne doğru uzattım. Gözünden süzülen tek damla göz yaşına uzandı baş parmağım. Ve parmağımı yanağına bastırarak göz yaşını avuç içime hapsettim.
"Yağmur hızlanıyor," dedi gözlerini hafifçe yukarıya doğru kaydırarak. Ben de başımı gökyüzüne çevirdiğimde haklı olduğunu gördüm fakat umursamadım.
"Oturalım mı?" dedim başımla sahil kenarındaki bankları göstererek. Yağmur yağdığı için banklarda hiç kimse yoktu. Sahilden hızla ilerleyen tek tük insanlar evlerine gitmeye çalışıyor gibi gözüküyordu. Başıyla beni onayladığında birlikte bankın yanına doğru yürüdük ve denize bakan banka oturduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
XVI - ÖLÜM PORTRESİ
RomanceHera Yarkan lise son sınıf öğrencisidir. Geçmişin pençe izlerinden kurtulmaya çalışırken on yedi yaşında hayatına giren Atlas Katrivas'a karşı duyduğu platonik aşk onu hayata bağlar. Babalarının ortaklığı sebebiyle devamlı aynı masada oturmak zorund...