"Derin Sular"

31.3K 2.8K 2.6K
                                    

Lütfen oy vermeyi ve boool boool yorum yapmayı ihmal etmeyin!

Lütfen oy vermeyi ve boool boool yorum yapmayı ihmal etmeyin!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

BÖLÜM 3: Derin Sular

Billie Eilish / No Time To Die

Ve ben artık saklanamıyorum. İçimdeki histen kaçamıyorum. Derin sularda yüzüyorum, tut ellerimi boğulmaktan çok korkuyorum.

Hiçbir nefret ya da sevgi hiç kimse olman kadar acıtamaz canını. Ya da bazen hiç kimse olmak gerekir çünkü nefreti sahiplenemez göğsün. Bir hastalık gibi yayılır damarlarına acı. Kaçsan kaçamazsın, kabullensen bir yanın sana hep kırgın kalır bilirsin.

Şimdi kırgın yanlarımı bir yanıma topluyorum. İçimdeki yalnızlığın bana hissettirdiklerinden kaçmaya çalışırken odamda bir yabancının hayaletiyle savaşıyorum. Göğsümü ezip geçen sevgine tutunuyorum. Bir insan nasıl sevilir anlamaya çalışıyorum.

Atlas'la dakikalarca balkonda oturmuştuk. Gözlerimin kapanmaya başladığını hissettiğimde beni dürterek uyandırmıştı. "Hera," diye mırıldandı ayağa kalkmam için kolumu hafifçe kavrayarak.

"Hım,"

"Gel de sana yatacak yer ayarlayalım," dediğinde gözlerimi araladım.

"Eve gitsem?" Dedim uykulu halime aldırmadan ve ondan destek alarak ayağa kalktım.

"Kim götürecek seni?" Göz çevresi kızarmıştı. Müzik sesi artık yoktu. Parti dağılmış olmalıydı. Göz çevresinin kıp kırmızı olduğunu gördüm.

"Taksi?" Dediğimde gözlerini kıstı.

"Babanla sorun yaşarsın, anladım."

"Ben babana söyledim gelmeyeceğini," dedi biz içeriye girerken.

"Kızmadı mı?"

"Yok, arkadaşlarla sabaha kadar oturacağımızı söyledim. Sabah okula gidecekmişiz ama."

"Siktir," diye mırıldandım. "Saat kaç oldu? Bombok biri oluyorum uykusuz kaldığımda."

"Uyandırırım ben seni," diye mırıldandı Atlas balkonun kapısını kapatırken. Odanın içerisi onun gibi kokuyordu. Parfümünün kokusu odaya yayılmıştı.

"Kıyafetim yok," dediğimde dolabına doğru ilerledi. Bense yatağına oturarak ayağımdaki topuklu sandaletleri çıkarttım. Kıyafet odasına girerek siyah bir tişört ve aynı renkte şort çıkartıp geldiğinde gözlerimi kıstım. Başım hem ağrıyor hem dönüyordu. Karıştırdığım alkolün bedelini ödüyordum.

"Bunları dene bi istersen." başımla onu onayladım. "Kıyafet odasındayım ben," diye eklediğinde bir cevap vermedim. Çıktığı odaya geri girdiğinde üzerimdeki elbiseyi ve sutyenimi çıkarttım. Ne yaşandığını tam olarak kavrayabildiğimi hissetmiyordum fakat ellerimin arasında duran siyah tişört Atlas Katrivas'a aitti. Onun dünyasında, onunla bir gün. Bir gece.

XVI - ÖLÜM PORTRESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin