Selaaam, ben geldim
Oylarımızı vererek başlayalım mı bölüme?
Sonraki bölümü de bayramın içinde okuyacağız, onu da söylemeden geçmeyeyim :)
***
Bakışlarını tamamen elindeki kadehe odaklamak kesinlikle kolay olmuyordu. Karşısındaki adamın kendisini apaçık süzdüğünün farkındaydı. Elleri bir kere daha telefonuna kaydı. Sözleştikleri saat üzerinden tam 25 dakika geçmişti. Azra ve Oğuz da, Berra ve Burak da henüz gelmemişti. Ve içinden bir ses bunun kendisine kurulmuş bir komplo olduğunu şiddetle bağırıyordu.
"Muhabbetine de doyum olmuyormuş gerçekten."
Arda yemekten önce söylediği viskisini yudumlarken Gülse'nin kendisi ile göz teması kurmama çabasını fazlası ile eğlenerek izliyordu. Karşısındaki kızın aralarında hiçbir şey yokmuş gibi yapma çabası gerçekten komikti. Ancak bir taraftan da fazlasıyla can sıkıcıydı işte. Çünkü bu yalancı umursamızlığın ördüğü bariyerler nasıl aşılır kesinlikle bilmiyordu.
"Sıkıcı bir tipimdir." dedi Gülse yapmacık bir gülümsele eşliğinde. Ancak tüm bu söyledikleri kendi aleyhine çok geçmeden kullanıldı.
"Ben daha eğlenceli olduğun zamanları kesinlikle hatırlıyorum."
Arda'nın kendisini öptüğü geceye atıfta bulunduğunu biliyordu. "Sarhoştum, hatırlamıyorum." dedi bu yüzden biraz bile beklemeden. "Hem de hiçbir şeyi."
"Hatırlatabilirim. Eğer istersen tabii, biliyorsun sormadan kesinlikle yapmam böyle şeyler."
Gülse az önce karşısında imalı bakışlar atan ama kesinlikle susan Arda'yı arayacağını kesinlikle tahmin etmezdi. Ancak hayat bir şekilde beterin beterini de yaşatabiliyordu.
"Sana gerçekten hatırlamak istediğimi düşündüren ne, çok merak ediyorum."
Arda'nın dudaklarından tekrar alaycı bir kahkaha döküldüğünde bunun artık sabrının sınanması olduğunu görebiliyordu. Adam sadece karşısında durup bir şeyler içerken bile yeterince canını yakmıyormuş gibi bir de öylece gülüveriyordu. Bu artık gerçekten ufacık canına kasıt içeren bir hareketti.
"Son 20 dakikadır gözlerini benden uzak tutabilmek için 4 bardak su içtin Gülse."
Elindeki kadehi istemsizce masaya bıraktığında kollarını göğsünde bağlama dürtüsü ile baş etmeye çalışmak zorunda kaldı. Kendisini Arda'nın karşısında her seferinde ufak bir kız çocuğu gibi hissetmesi kesinlikle adil değildi.
"Sen de bana bakmışsın işte." diye mızmızlandı bu yüzden. "Ben seni izlediğimi, seni öptüğümü inkar etmiyorum Gülse. Sen inkar ediyorsun."
Gerçekten Arda ile öpüşmek yerine ağzına birkaç dikiş atmadığı için fazlası ile pişmandı.
"Arda, uğraşacak başka birini bulsana sen. Sevgilisi olmayan birini mesela."
Arda'nın yüzünden hemen hemen hiç silinmeyen sırıtmasının bir kere daha genişledi. Bu sefer zaten aralarındaki mesafeyi korumakta fazlaca yetersiz kalan masanın üzerinden kendisine eğildi. Birkaç hayat tecrübesi az sonra ona tüylerini ürpertecek türden bir şeyden bahsedeceğini fısıldıyordu.
"Beni senin kadar çarpan bir başkası olsaydı, onu bir an bile yalnız bırakmazdım."
Aralarında her konuşma gibi bunun da Gülse'nin hiç de istemediği tehlikelere gittiğinin farkındaydı. Bu yüzden ayaklandı "Ben bir tuvalete gideceğim." dedi Arda'ya bir kere bile bakmadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzyılın İntikamı (Tamamlandı)
General FictionMerhaba! Ben Azra, Azra Karakaya. Şu an ipek çarşaflar arasında, adını bile hatırlamadığım bir adamın koynunda sereserpe yatıyorum. Çıplağım ve biraz da terliyim. Az sonra dış kapımda bir anahtar dönecek, gelen kişi dosdoğru yatak odamın yolunu tuta...