Hoş geldiniz!
Başlamadan önce oylarımızı verelim mi?
İyi okumalarr, bolca yorum yapmayı unutmayalım!
***
Garip bir ortamdı. Herhalde bulundukları durumu tam olarak karşılayan tek kelime buydu. Oğuz ile Azra yan yana oturuyordu. Azra'nın hemen yanında asalak basketçi oturuyordu. Karşısındaki Gülse ise Oğuz'a hiç de hoş olmayan bakışlar atmakla meşguldü. Düğünde kendisine bücür demişti! Yenilir yutulur gibi değildi.
Uzunca bir süre ortamda hiç muhabbet dönmedi. Bu sessizlik aralarındaki en cafcaflıya dokunmuştu. Gülse sesli bir nefes bıraktı. "Muhabbetinize de doyum olmuyor valla." dedi. Dudaklarının arasından. Bunu söylerken hala Oğuz'a kötü kötü bakmakla meşguldü. Nereden çıkmıştı bu şeytanın avukatı! Ya da avukatın şeytanı mı demeliydi. Kesinlikle bu adamda bir şeytanlık vardı. Oysa o ne güzel Azra'yı yeni birileriyle tanıştıracaktı!
"Efendim?" diye sordu Oğuz. Gülse'nin ne dediğini tam olarak anlayamamıştı. Ancak bakışlarının hedefi kendisi olduğundan lafı direkt üzerine alınmıştı.
"Berk seni ne güzel benzetmiş ya, kaşın hala kabak gibi açık." dedi Gülse.
Oğuz küçük bir kız çocuğu gibi laf sokmaya çalışan genç kadını pek umursamadı. Yüzüne sinir bozucu bir gülümseme oturttu. "Sen o iti görmedin herhalde." dedi. Ve az önce garsonun doldurduğu sudan büyük bir yudum aldı.
Azra, Berra ve Burak ikilinin atışmalarını saha dışından takip ediyorlardı. Ancak Furkan ve Kerem bu muhabbetten hiçbir şey anlamamıştı.
"Berk kim?" diye sordu bu yüzden Furkan. Gülse sesli bir nefes daha bıraktı. Hani bu çocuk kafa falandı? Kerem getirirken öyle olduğunu söylemişti. Oysa tek yaptığı kafa açmaktı. Azra bunu koluna çanta olarak bile takmazdı.
"Bebeğim, sen böyle her şeyi soracak mısın ya?" dedi bıkkın bir tonda. Furkan bunu da anlamamıştı. Tam bir şey daha soracaktı ki araya Burak girdi.
"Azra, senin dudağına ne oldu?" diye sordu tekrar. Azra'nın karşı çaprazında, Gülse'nin ise yanında oturuyordu.
Azra elini havada salladı. "Önemli bir şey değil, görünmez kaza." dedi. Daha sonra Burak'a sonra konuşalım bakışı yolladı. Burak o masadaki en makul insandı. Bu mesajı hemen aldı ve bu konuyu kapattı.
"Berk de davetiye listesindeydi. Listeyi güncellemeyi tamamen unuttum. Düğüne gelmesi tamamen benim hatam, özür dilerim." dedi daha sonra mahçup bir tonda.
"Ay bir şeyi de becer be şaşkın damat." diye takıldı Gülse ona. Burak gibi sakin bir adamı bile delirtmeye müsait bir yapısı vardı.
"Ben holding yönetiyorum Gülse'ciğim, senin gibi pansumancı değilim. Yoğunluktan oluyor hep." dedi Burak bu sefer. Gülse tam Burak ile laf dalaşına girecekti ki, bu sefer Furkan tekrar lafa atladı.
"Berk kim, Azra ile ne ilgisi var?" diye sordu.
Azra'nın kötü giden günü Berk'in isminin tekrar ve tekrar zikredilmesi ile iyice katlanılmaz bir hal alıyordu. Bir de yanındaki fasulye sırığının kendisini sahiplenici tarzda konuşması vardı. Buna da iyiden iyiye sinir oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzyılın İntikamı (Tamamlandı)
General FictionMerhaba! Ben Azra, Azra Karakaya. Şu an ipek çarşaflar arasında, adını bile hatırlamadığım bir adamın koynunda sereserpe yatıyorum. Çıplağım ve biraz da terliyim. Az sonra dış kapımda bir anahtar dönecek, gelen kişi dosdoğru yatak odamın yolunu tuta...