Bölüm 15- 'Seni Seviyorum'a Verilecek En Güzel Cevap

43.1K 2.1K 162
                                    

Selaaam ben geldim! Size arayı çok açmadan bir bölüm yazdım.

Siz de oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin olur mu?

Öpüyorum sizi

***

"Biz kesin ve net olarak ayrıldık yani? Öyle mi?" diye sordu Gülse bir kez daha karşısında oturan kadınlara.

Azra sadece göz devirmekle yetindi, Begüm ne tepki vereceğini bilmedi ancak Berra'nın içi çoktan şişmişti ve patlamaya hazırdı.

"Adam 'Seni seviyorum.' demiş, sen de 'Tamam ya, araşırız o zaman bir ara.' demişsin. Sence aksi mümkün mü?" diye sordu burnundan soluyarak.

Gülse'nin yüzü bir anda düştü. "Ben de öyle tahmin etmiştim de emin olmak istedim işte." dedi umutsuzca.

Begüm tüm bu olaylara Fransız kalmıştı. Gerçekten anlayamıyordu. Bu kızın erkek arkadaşı varsa, ona 'Seni seviyorum.' demesi neden bu kadar garip bir şeydi ki? Kendisi de daha 5 yıl önce evlenmişti. Bu ilişki piyasası ne kadar hızlı değişmişti öyle!

"Gülse, yanlış anlamazsan bir şey soracağım. Sen madem bu adamı sevmiyordun, siz nasıl sevgili oldunuz?" dedi mahçupça.

Gülse isterik bir kahkaha patlattı. Berra araya girdi. Bu patavatsızın yeni tanıştığı bir kadına saçma sapan şeyler anlatmasına izin veremezdi! "Boşver Begüm'cüğüm sen, akıl sır ermez bu delinin işine." dedi.

Ancak Gülse durmuyordu, durdurulamıyordu. Bu kızın bu uçarılıkla, bu aymazlıkla uzmanlık sınavında o kadar doktorun arasında derece yapması gerçekten Türk eğitim sisteminin özeti falan olabilirdi. Bu kızın hastaneye sadece Cinsel yolla bulaşan hastalık şikayetiyle falan gelmesi gerekiyordu.

"Ay Berra, sanki Begüm ilk defa duyacak anlattıklarımı. Aloo, kadın hamile yahu! Leylekler koymuyor bu bebeği herhalde buraya." dedi Begüm'üm karnını işaret ederken.

Begüm olayın iç yüzünü anlamışsa da Gülse'yi durduramadı. Zaten Gülse'nin eşref saati yine tutmuştu. Onu herhangi birinin durdurması dediğimiz gibi imkansızdı. Bu yüzden sazı eline alıp bu hikayede ona biçilen rolü layığıyla oynamaya başladı.

"Bak Begüm'cüğüm. Bu arada Begüm diyorum ama bence abla olamayacak kadar genç duruyorsun çünkü. Sorun yok değil mi?" diye sordu tam lafa girmişken. Begüm beden dili ile sorun olmadığını anlatan bir hareket yaptı ve devam etmesini istedi.

"Şimdi biz bu çocukla benim sürekli gittiğim bi gece klübünde tanıştık. Sonra da aldık yürüdük yani. İşte biz tavşan gibi-"

"Gülse!" diye uyardı bu sefer Azra. Zaten suratı sirke satıyor, içi fokur fokur kaynıyordu. Bir de Gülse'nin zeki çevik ve aptal sevgilisiyle kırdığı cevizleri dinleyemezdi!

"Ay ne var canım, kız kıza oturup konuşuyoruz işte. Ya hem sen cinsel terapist değil misin? Derdime derman bulacağına bir de yargılıyorsun beni, çok ayıp. Hipograt yatağında ters döndü şu an!"

"Ah sen bir bana bıraksan, ben çok iyi biliyorum senin devanı da! Bırakmıyorsun işte." dedi bu sefer Azra.

"Neymiş o, valla bu sefer sendeyim ben başa çıkamıyorum artık." dedi Gülse büyük bir umutla.

Azra önce yerinde doğruldu, daha sonra yuvarlak masada karşısına denk gelen arkadaşına doğru eğildi. Çok önemli bir tavsiye verecekmiş gibi bir hava yarattığından emin oldu. Daha sonra gözlerini kıstı ve lafa girdi.

"Senin acilen kısırlaştırılman lazım kızım, yoksa İstanbul'un yarısına bel soğukluğu falan bulaştıracaksın."

Gülse göz devirmekle yetirdi. "Aman ne komik!" dedi kırılgan bir ses tonuyla. Daha sonra hemen yanında oturan Begüm'e döndü. Üzerindeki kırılganlığı sirkeledi ve anlatmaya devam etti.

Yüzyılın İntikamı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin