Geçen bölüm oylarımız biraz azdı.
Bu yüzden başlamadan oylarımızı verelim mi?
***
Kapıdan girer girmez telefonu çaldı. Bu olası bir selamlaşmanın önüne geçti. Telefonu çıkarıp arayan kişiye baktı. Bir saniye bile bakmadan aramayı sonlandırdı.
"Açsaydın, rahatsız olmazdım." dedi Burak. Ona göz devirmekle yetindi. Yoksa arkadaşının yanında önemli bir telefonu açıp açamayacağına tabii ki kendisi de biliyordu.
"Buse arıyor, onunla uğraşamam şimdi." dedi ve Burak'ın karşısındaki koltuklardan birine oturdu. Oturur oturmaz birkaç santim, hatta belki daha fazla içine gömüldü. Koca bir holdingi yönetmek bunu gerektirirdi. Tüm konukları memnun edecek harika bir makam odasına sahipti.
"Neden? Bir ara baya iyi anlaşıyordunuz?" diye sordu Burak.
Oğuz sesli bir şekilde ofladı. Hayır, öyle bir şey hiç olamıştı. "Sadece arada takılıyorduk o kadar, hiçbir zaman iyi anlaşmadık. Bunu sen de biliyorsun." dedi.
"İyi işte ne güzel, neden açmıyorsun kızın telefonunu? Sana da bir değişiklik olur hem. Son zamanlardaki işkolikliğin senin için bile fazla." dedi Burak. Oğuz Burak'ın ısrarını o ana kadar hep dostça yorumlamıştı. Ancak Burak'ın tüm bu ısrarları sadece iyi niyetli sayılmazdı.
"Gerçekten şu sıra Buse ile uğraşamayacağım." dedi tekrardan. Bir an önce işlerine dönmek istiyordu. Özel hayatını en yakın arkadaşı ile bile konuşmaya pek hevesli olduğu söylenemezdi. Ancak Burak kesinlikle kolay pes edecek gibi durmuyordu.
"Bunun başka bir kadınla ilgisi var mı peki?" diye sordu. Oğuz kaşlarını çattı.
"Hangi kadınla ilgisi olabilir ki?" diye sordu. Sesi yavaş yavaş agrasifleşmeye başlıyordu.
"Oğuz." dedi Burak ve derin bir nefes bıraktı. "Sence de Azra ile ilişkin biraz garip değil mi? Yani normalde kontrolü çok çabuk kaybeden bir adam değilsin. Ama Azra ile ilişkiniz her açıdan biraz kontrolsüz sanki." dedi.
Oğuz önce itiraz etmek için ağzını araladı. Ancak diyecek hiçbir şey bulamadı. Burak hiçbir yerde olmasa bile bu kontrolsüzlük konusunda fazlasıyla haklıydı. Eğer bir şey ima etmeye çalışıyorsa da bunu olabilecek en doğru yerden yapmıştı. "Beni deli ediyor, ama ondan hoşlanmıyorum." dedi dudaklarının arasından.
"Ondan hoşlanman garip olmazdı." dedi Burak ve emin olmayarak devam etti. "Daha önce aranızda özel bir şeyler olmuş ve duyduğum kadarıyla başarılı bir geceymiş. Aferim kardeşim benim." dedi. Yüzündeki gülümseme çocuğu üniversiteyi bitirmiş bir anne kadar guruluydu. Aynı zamanda araya serpiştirilmiş alayı okumamak için aptal olmak gerekirdi, Oğuz tabii ki değildi!
"Zevzeklik yapma." dedi Oğuz ancak bu kesinlikle yüzünde aptal bir gülümsemeyle söylenmiş bir uyarıydı. "Demek Azra Hanım herkese bunu anlatıyor ha?" diye sordu daha sonra. Sözde bir soru sayılabilirdi bu.
"Berra bu durumun Gülse'nin dilinden düşmediğini söylüyor." dedi ve onu onayladı. Ve muhabbeti daha ciddi bie limana yanaştırdı. "Azra akıllı bir kadın, güçlü ve etkileyici. Sizi daha önce hiç yan yana düşünmemiştim ama fena bir çift olmazsınız sanki?" diye sordu.
"Birimiz sinir krizinin eşiğine gelmeden oturup 5 dakika bile konuşamıyoruz. Evet, Azra'nın çekici bir kadın olduğunu inkar etmiyorum. Ama olmaz. Onunla aramızda tutkudan başka hiçbir şey olmaz. Ve oturup senin arkadaşınla sadece çekici buluyorum diye bir şeyler yaşayamam." dedi.
Daha sonra neşeden yoksun bir sesli gülüş döküldü dudaklarından. "Bu durumda nişanlısını benimle aldatmasının da payı yok değil tabii ki. Allah aşkına, bana layık gördüğün kadına bak? Kesinlikel arkadaş seçimlerimi gözden geçirmeliyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzyılın İntikamı (Tamamlandı)
General FictionMerhaba! Ben Azra, Azra Karakaya. Şu an ipek çarşaflar arasında, adını bile hatırlamadığım bir adamın koynunda sereserpe yatıyorum. Çıplağım ve biraz da terliyim. Az sonra dış kapımda bir anahtar dönecek, gelen kişi dosdoğru yatak odamın yolunu tuta...