11.BÖLÜM "KAZAK MAÇASI I"

5.4K 401 104
                                    

"Kazak Maçası I"

-

"Şimdi ne yapmam gerekiyor?"

Gözlerini satranç açılışlarını anlatan anlatım kitabından kaldırdı ve tahtaya baktı.

"Yaptığın açılış Macar Savunması," dedi, gözlerini kıstığı sırada. "Eski dünya şampiyonlarının sıklıkla kullandığı yöntem. Şimdiki zamanın turnuvalarında bu açılışı yapan fazla kişi olmaz."

"Peki ya senin yaptığın açılışın adı ne?"

"İki At Savunması. Siyah taşla oynayan kişinin genelde başvurduğu yöntemdir. Oldukça tehlikeli."

"Peki, başlangıcı yaptığım hamle neydi?"

"Sicilya Savunması. Beyaz taşlar için muazzam bir açılış. Çoğu kişi Sicilya Savunmasıyla dünya şampiyonluğu elde etmiş. Benim yaptığım açılış ise Caro-Cann Savunması. Fransız Savunmasına da benzer fakat filin önü kapatılmaz. Klasik, Değişme, İlerleme varyantları olarak üçe ayrılır. Şimdilik biz bunu yapmıyoruz. Farkındaysan sana taşların yerlerini değiştirerek savunma adlarını öğretmeye çalışıyorum. Varyantların adlarını ve oynanış şekillerini bu akşam öğreteceğim." Durdu, elini tahtanın üzerinde gezdirdi. "Anladın mı?" diye sordu, taşların yerlerini değiştirirken.

"Hı-hı, anladım."

Taşları yerine koyduktan sonra sandalyenin üzerinde arkasına yaslandı.

"Orta oyunda ya da başlangıçta, fark etmiyor, yaptığın hamlenin adı Vezir Gambiti. Piyonunla piyonu yersin." Kendi taşlarını hareket ettirdi. "Benim yaptığım hamlenin adı ise Slav Savunması. Benim piyonumu alırsan ben de senin piyonunu alırım ve hamleni alaşağı ederim."

"Ya ama öff," dedim, mızıkçı bir sızlanmayla ellerimi masaya vururken. "Oyunu öğretirken bile taşlarımı yiyorsun. Biraz ben senin taşlarını yiyeyim, ne olur ki?"

"Oyunbozanlık yapma. Seksekte sen kazanıyorsun, satrançta ben." Ellerini birbirine geçirdi. "Ayrıca unutmamalısın ki Satranç yeteneğe değil, zekâya bakar. Oyunu kavradığın zaman kazanıp kazanmamak senin elinde olacak. Kazanmak istiyorsan sana öğreteceğim her şeyi benimse."

"Kazanmak için yanlış hamleleri öğretiyorsan?" diye sordum, kaşlarımı çatarak somurttuğumda. "Nereden anlayacağım hile yapmadığını?"

"Ben hile yapmam," dedi, kendinden emin bir gülümsemeyle. "Bir Sağun Önder atasözü der ki; Hile yaparsan mağlup, yaptırırsan galip olursun. Bombayı at ve patlamasını bekle. Yanan düşmanın olsun."

Ne dediğini anlamaz bir ifadeyle yüzüne bön bön baktım.

Dudaklarım büküldü.

Ağzımın içinden, "Benim babamın atasözü yok," mırıltısı döküldüğü vakit gözlerini devirdi.

"Anlamanı beklemem hataydı."

"Kes sesini aptal!"

"Senin dilini koparırım!"

Satranç tahtasını önüne ittim.

"Sıkıldım, başka oyun oynayalım."

"İngiltere'ye gideceğim," dedi, sandalyeden kalktığı sırada. "Bavulumu hazırlayacağız. Yarın sabah havaalanında olmam lazım."

ÖLDÜR ya da SEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin