"Çocukluğun Rüyası"
GEÇMİŞ ANLATIM BÖLÜMÜ
-
"Fecir, Firuze ablacığının yanına git kızım."
Babamın saçlarımı okşayan tutumu ile gülümsedim. Ağzımın içinde tuttuğum, dişlemekten kopardığım kutu sütümün pipetini çiğnemeyi bırakıp, "Hayır," diyerek omuz silktim. "Senin yanında durmak istiyorum."
Zümrüt yeşili gözleri, gözlerinin aynasında, yani benim gözlerimin üzerinde durdu. Sert ifadesi ne zaman benim yüzümle karşı karşıya kalsa, gözleri sevecenlikle kısılıyordu. "Başımın belası," diyen fısıldamasıyla, sağ kolunu bacaklarımın altından geçirdi ve küçük bedenimi kucakladı. Burunlarımız birbirine sürttüğünde hissettiğim gıdıklanmayla kıkırdadım. Kirli sakallarını okşayarak, "Söz," dedim bilmişlik taslayan dudak büzüştürmemle. Bu da yetmezmiş gibi izci yemini eder gibi üç parmağımı da havaya diktim. "İçeriye girdiğinde sesimi çıkartmayacağım, babacığım."
"Söz mü?"
"Söz. Hatta valla ediyorum!"
Kısıkça çıkardığı kahkaha sesiyle burnumun ucuna dokundu.
"Valla ediyorum denmez ona. Yemin ediyorum denir, Fecir."
"Tamam, o zaman yemin ediyorum ben de," dedim başımı artarda üç kez salladıktan sonra.
"Ama her şeye de yemin edilmez ki."
"Nelere edilir ki?"
Düşünür gibi yaptı.
"Hımm, bir düşünelim," diye mırıldandı etrafında dönerek yürümeye başladığında. Koridorun sonundaki büyük kapının önüne geldiğinde hareketlerine bir son verdi. "Yemin ederken çok dikkatli olmalısın," dedi kaşlarını çattığında. "Kendini haklı görüyorsan, ettiğin yemin günahı çağrıştırmıyorsa edebilirsin," diye devam etti söyleyeceklerine. "Ama unutmamalısın ki; yemini kendin için ediyorsan, Allah için de ediyorsun. Bu yüzden ettiğin yemini hayırlısıyla tamamlamak zorundasın."
"Allah, Sağun amca gibi biri mi baba?"
Bön bön yüzüne bakarak sorduğum soru ile şaşkına uğradı. Gülmemek için ağzının içini dişlediğinde, "Hayır," dedi cızırtılı sesiyle. "Allah, insanları yaratandır ve kudretiyle yarattıklarına benzemeyendir. Kâinatın sahibini gözle göremezsin ama kalbinle hissedersin."
"Peki, Allah'ı kalbimde hissettiğimi nasıl hissedeceğim?"
İkinci kere sorduğum soru ile biraz daha şaşkına uğradı. Bu sefer gülmüyordu. Düşünceleri karmaşıklaşmıştı.
"Bazen fazlasıyla gereksiz sorular soruyorsun," dedi.
Yüzüm ekşidi.
"Hiç de bile!"
Çemkiren isyanımla, babamın kucağından inmem bir oldu.
"Firuze'nin yanına git," dedi, gözlerimin içine bakan, disiplinli olmaya özen gösteren ifadesiyle.
Avucumun içine kıstırdığım kutu sütümle beraber iki elimi de havaya kaldırdım.
"Ama kucak?" s
"Evlat babaya sesini yükseltmez." Kolumdan tuttu. Bedenimin yönünü aksi istikamete çevirdi. Yalancı kızgınlığı ile popoma vurduğunda," Bundan dolayı iki saat boyunca cezalısın. İki saat boyunca kucağıma çıkman yasak, Fecir," diyerek söylendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLDÜR ya da SEV
RomanceDerin devlet hikâyesi. - Rahşan Piri, düşmanları için yeni planlar peşinde. Atilla Belgemen, tuzağa çekilmek üzere. Masum kılığına bürünmüş Fecir Saye Arslan, şeytanlığıyla çığır açıyor, rahmine hayat üflüyor. Doyumsuz arzular ve ihanet dolu çetre...