26.BÖLÜM "TERAZİSİ BOZUK ÇAKALLAR MECLİSİ II"

4.6K 364 622
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oy vermeyi unutmadıysanız, iyi okumalar dilerim bebeklerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oy vermeyi unutmadıysanız, iyi okumalar dilerim bebeklerim.

-

26.BÖLÜM: "TERAZİSİ BOZUK ÇAKALLAR MECLİSİ II"





Felaket, yörüngesini kaybetmiş aydınlığın gök kubbesine gece gibi sökmek istiyorsa ondan kaçamazsın, yalnızca savaşırsın.

Ön yetişkinlik yaşlarımın büyük çoğunluğu Almanya'da geçmişti. Tehlikenin can bulduğu Almanya'nın ara sokaklarında Rahşan'ın götürmem için verdiği, içinde ne olduğunu asla bilmediğim paketleri sahiplerine ulaştırmaya çalışırdım ve bunları yaparken Rahşan'ın bir gölge gibi daima beni takip ettiğini bilirdim.

Hatırlıyorum, daha on yedi yaşındaydım.

Sarsmaktan itinayla kaçındığım her yeri bantlı büyük kutuyu kolumun altına kıstırmıştım. Ayağımdaki büyük postal ayakkabılarla yağmur birikintisinin içine dalıp çıkıyordum, kirli su birikintisi bağcıklarıma işleyerek içeriye su sızdırıyordu. Çok geçmeden, yürüdüğüm ara sokağı hızlı adımlarımla yarıladığımda gürültülü kahkaha seslerini işiterek onları görmüştüm. Kepenkleri yarıya indirilmiş tamirci dükkânının önünde kafayı çeken bir grup tekinsiz insan kendi aralarında ot içiyordu.

Gerilmiştim, paketi sahibine ulaştırmak istiyorsam onların arasından geçmek zorundaydım ve içimden bir ses paketle birlikte burayı derhal terk etmemi söylüyordu. Ancak ben, içimdeki kuvvetli sesi susturup hedefime doğru hızlı adımlar atmaya devam etmiştim. Kalbim korkudan küt küt atıyordu. Zira içlerinden biri kelebek bıçağını havada sallandırarak yüzüme bakıyordu ve dudağının kenarında iğrenç, tiksindirici bir tebessümün kıvrılışı mevcuttu.

Bulut kütlelerinden dökülen yağmur damlaları her yanımı ıslatmaya devam ederken, zihninin uyuşukluğu yüzünden dirseğini hımbılca yanındaki genç adamın karnına geçiren kelebek bıçaklı adam çenesinin ucuyla beni işaret etmişti. Tepkileri üstüne toplayan iğneleyici bu hareketin ardından gruptaki diğer adamların yüzleri sırasıyla bana döndüğünde, sırtını yasladığı duvardan alarak, "Bakın burada kimler varmış," diye fısıldamıştı yavaşça. Hemen sonrasında ağzını geve geve sırıtmıştı piç kurusu. "Yolunu kaybetmiş küçük bir kız çocuğu, ne kadar da masum ve güzel!"

ÖLDÜR ya da SEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin