Kitabı buraya taşıdığım tarih, 20.04.2021
"Sarmaşık"
-
(Medyaya daha sonrasında eklemeler yapılacaktır.)Karanlık geceyi aydınlatan sokak lambasının direğine yasladığım sırtım gerim gerim gerildi. Omurgama değen küflü demirin soğuğu kanımı harekete geçiriyor, dinç tutuyordu. Arkama baktım ve yutkundum. Dilim kurak bir çöldü adeta. Ağzımın içindeki kuruluk boğazımı acıttı. Tam da o esnada göz hapsimin içine giren siyah köpeğin parlak kahverengi gözleri ışıldayarak bana baktı. Hayvanın bana takındığı tanıdık siması karşısında kaşlarım çatıldı.
Yakalanmış mıydım?
Beynim mantığımın önüne geçerek düşüncelerimi bulanıklaştırdı. Bedenim komutunu çoktan almıştı.
Koş!
Arkana bakmadan, nefes bile almadan koş!
Göğsüm şişti, kaburgam kilitlendi ve midem kasıldı.
Sokaktaki yol ayrımına koştum ve onlardan kurtulmak için attığım adımlar beni ölüme sürüklemiş, en son görmem kişiyi karşıma çıkarmıştı.
Atilla Belgemen.
Ailesinin trajedik hayat hikayesi yüzünden düzgün bir çocukluk dönemi yaşamamıştı. Gözlerinin haresine sığdırdığı hayat dolu ışıltıların içine ölümün laneti bulaşmıştı ve mavileri, çıplak bedenin taşıdığı yara izleri kadar kan dondurucuydu. Dudakları gerginleşti ve elmacık kemikleri belirginleşti. Histerik bir gülümsemeyle burun kıvırdı. Beni yakalamanın verdiği zevkle ne yapacağını bilmiyor gibiydi. Durdu, işaret parmağını havaya dikerek duruşunu dikleştirdi.
Sesi kısık çıktı. "Yakalandın mı hayatım?" Gülümsedi, dudaklarını bükerek, "Oh," dedi. Yaklaştı ve sağ elini yanağıma yasladı. Parmaklarının üzerinde taşıdığı zehirli dikenler tenimi yaktı. Onun yakıcı dokunuşu karşısında külleşiyor, hiç oluyordum. Dahası, ölüleşen uzuvlarıma atılan toprak beni hakiki gerçeklerle yüzleştirmekten alı koymuyordu.
Kaçmalıydım. Karşımdaki adamdan uzak durmalıydım. Değil aynı şehirde, aynı ülkede bile bulunmam gerekirdi. Fakat Atilla Belgemen karşımda olduğu sürece buradan kaçmam mümkün değildi.
Hele ki onun parçasını karnımda taşıyorken...
Yaptıklarımı sineye çekecek olsa bile, beni görmezden gelebilmeyi başardığı an bu bebeği hücrelerimden sökerek alır ve bana bırakmazdı.
Sokaktaki sessizliğe eşlik eden köpeğin nefes alışverişi zihnimi fitilleyen ateş oluyorken, harlanarak üzerime yağıyordu. Tam da o esnada düşüncelerimin arasına sinsi bir ok gibi adım attı. Şakak kemiğinin üzerinde, alnının kenarında kalan, mütemadiyen belirli aralıklarla atan damarı gözüme çarptı. Nemli teninin sıcaklığı, denizin tuzlu soğukluğunu hatırlatıyor, düşüncelerimi allak bullak ediyordu. Bedenimi teğet geçen bedeni yakınlığını vurgular cinstendi. Yutkundu. Yüzümdeki elini arkaya sürükleyerek kızıl saç tutamlarımı parmaklarının arasına doladı. Gözlerime bu denli hissiz bir şekilde bakıyorken, aklından ne geçiriyordu? Neyi düşünüyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLDÜR ya da SEV
Roman d'amourDerin devlet hikâyesi. - Rahşan Piri, düşmanları için yeni planlar peşinde. Atilla Belgemen, tuzağa çekilmek üzere. Masum kılığına bürünmüş Fecir Saye Arslan, şeytanlığıyla çığır açıyor, rahmine hayat üflüyor. Doyumsuz arzular ve ihanet dolu çetre...