3. bölüm / Ünlümanizm...

226 21 3
                                    


Size de olur mu? Ben kendimi bazen tırtıl gibi hissederim tam her şey bitti zannederken bir kelebeğe dönüşen.


Karşımda bana gözlerini dikmiş işaret parmağını neredeyse gözüme sokacak olan bu sıska adam eğer benim için bu tamlamayı söylememiş olsaydı onu daha önce görmediğime yemin edebilirdim. Zaten bir kere gördüğünüz zaman kolay kolay unutabileceğiniz biri değildi.


2 Saat Önce… Donghae,


Bekleme odasında koltuğa kendini öylece atmış ıslık çalıyordu. Bu olanlar karşısında gerçekten bu kadar kayıtsız mıydı yoksa öyle olmaya mı çalışıyordu bunu dışarıdan anlamak zordu.Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı.

Donghae : Hyung (Abi) klasik bir müzik iyi giderdi şimdi.

Menajer : Bu rahatlığını anlamakta güçlük çekiyorum Donghae.Japonyada geçirdiğin iki hafta hiç bir şeyi unutmak için yetmemiş görüldüğü üzere.Bay Joon’un şikayetini geri alacağıda yok.

Donghae : Çok da umurumda!

Menajer : Ama benim umurumda.Şimdi o basın toplantısına çıkıp ondan özür diledikten sonra gönüllü olarak o yetimhane de 3 ay çalışacaksın.Git ve o basın mensuplarının önünde yapabildiğin kadar ajitasyon yap.

Donghae : Hyung bunu yapmak zorunda mıyım.Adam sette benim kız arkadaşıma alenen sarktı.Bunu sende gördün.Karşılığında iki yumruk atmışım çok …(Sözü bitirmeden)

Menajer : İki yumruk mu adam kendisine hastaneden darp raporu almış Donghae.Eğer orada 3 ay boyunca çalışmayı kabul etmezsen bu işin daha da uzayacağını söylüyor. Ya da yokk, yok her zaman ki gibi aptal numarası yap!

Donghae : Lanet! Tamam çıkıp özür dileyeceğim ve gidip o cücelerle 3 ay boyunca oyun oynayacağım.Rahat mısın? Ayrıca önümüzdeki yirmi yıl boyunca popülaritemden hiçbir şey eskiltmeyip işsiz kalmamanı sağlayacağım.

Menajer : Aferin sana , (Parmağını sallarken arkasını dönmüş gidiyordu)hı birde onlara cüce demeyi kes.

Donghae : Sevimli cüceler işte...

Az sonra bir basın ordusunun karşısına geçip çekmiş olduğu dizinin setinde çıkarmış olduğu kargaşadan duyduğu üzüntüyü bütün oyunculuk yeteneklerini sergileyerek anlatmıştı. Ayrıca üç ay boyunca toplum hizmet görevinde bulunacağına dair hayranlarına söz vermiş bu sürede olacağı yetimhaneyi herkesten bir sır olarak saklamayı tercih etmişti. Reklam olmaması konusunda çok hassas olduğunu ve çocukları buna alet etmenin doğru olmadığını defaten tekrar etmişti.Çünkü o bu insanların bir şeyi ne kadar gizlemeye çalıştıkça açık etmek için uğraşacaklarını çok iyi biliyordu.
……………………………………………………………………….


Esra : Kim benden mi bahsediyorsun?

Donghae : Evet sen o havaalanında benim İngilizcemle dalga geçen garip kızsın.

Tamam dalga geçmek konusunda haklı olabilirdi ama GARİP olma konusu da neydi şimdi.Eğer biraz dünya insanı ise yeryüzündeki herkesin kendileri gibi görünmediğini biliyor olması gerekirdi.

Yong Sun : Esra onu tanıyor musun ? diye eğilip kulağıma sessizce sordu Yong Sun.

Esra : Bilmem, sanmıyorum. Eğer havaalanında kolumdan çekip o kalabalığın altından beni kurtarmış olması ve daha sonra o garip İngilizcesi ile meramını anlatmaya çalışması tanışmak sayılıyorsa ayrı tabi.O kim,önemli biri mi?

Yong Sun : Evet. şimdilerde oldukça ünlü… Hallyu starları

Demek bir hallyu starmış.Burada ne işi var ki.Etrafta kameraman falan da görünmüyor.Oysa bu insanlar her adımında peşlerinde gazeteci taşımaya bayılırlar.Hiç değilse benim ülkemde böyle yürüyordu bu işler.

Bayan Han : Gelin sizde oturun Dr Park . Arkadaşınız da otursun lütfen.

Yong Sun : Sizi anlayabiliyor Bayan Han.Onunla bizim dilimizle konuşabilirsiniz.

Bayan Han : Öyle mi? Bu çok güzel.Ülkemize geldiğiniz ve dilimizi öğrendiğiniz için teşekkür ederiz.

Esra: Ben teşekkür ederim bayan Han.bu arada adım Esra.

Bayan Han : Çok güzel.Sanırım Bay Donghae’u tanıtmama lüzum yok.Kendisi de gönüllü olarak yurdumuzda üç ay boyunca çalışacak.Sizin öğrenci belgeniz bugün elime geçti Esra Hanım.Öyle görünüyor ki burada talip olduğunuz görev için önümüzde herhangi bir engel yok.Dilerseniz hemen yurdu gezmeye başlayabilirsiniz.

Esra : Çok memnun olurum.Aslında bir an önce kalacak bir yer bulmam lazım.O zamana kadar tam gün gelemeyebilirim.

Bayan Han : Buna hiç gerek yok zaten gönüllülerimiz için misafirhanemiz mevcut.Ben ikiniz içinde yer hazırlattım.

Donghae : Bir dakika ikiniz için derken benim de burada kalacağımı düşünüyor olamazsınız değil mi?

Bayan Han : Elbetteki Bay Donghae burada kalmalısınız.Siz ünlüsünüz.Sürekli buraya girip çıkmanız çocuklar için sorun olacaktır.Buna izin veremeyiz.Ayrıca onlara bir ünlü gibi değil bir ağabey gibi yaklaşacak olmanızdan emin olmalıyız.

Donghae : Hyung lütfen benimle bir dakika dışarı gelir misin?(diğerlerine bakıp) İzninizle lütfen.

Bayan Han : Tabi buyurun.

Yanında taşıdığı dışardan bakınca insana benzeyen ama yakınlaşınca aslında bir robot olduğuna neredeyse emin olduğunuz adamı da alarak bir süre dışarı çıktılar.

Onun için korkunç bir gerçek olan burada kalma fikri benim için adeta bir mucizeydi oysa.Daha buraya ayak basalı saatler olmasına rağmen kalacak bir yerim çok yakışıklı bir dostum ve ünlü bir komşum olmuştu.Etrafımda bir sürü çocuğun olması da bonus gibiydi.Gerçekten her şey harika gidiyordu. Funda sorsak kesin “kedi gibi dört ayağımın üzerin düştüğüme” yemin edebilirdi. Bunu ona anlatmaya sabırsızlanıyorum.

Donghae : Hyung burada kalmama asla müsaade edemezsin.Ben bu garip yerde kalamam
.
Menajer : Öyle mi Donghae.Tamam şimdi hemen buradan gidelim sen kalan kariyerini dipe çökerek geçir bende bu yaştan sonra bir iş bulamayacağım için iki çocuğuma bakamayıp çareyi intiharda bulayım ne dersin.

Donghae : Ayyyssshh bu adam…Oyuncu olan sen misin ben miyim!Bu yaptığın resmen tehdit.

Menajer : Sen bilirsin Donghae .

Donghae : Böyle söyleyince benim asla karar veremeyeceğim bir konu gibi geliyor kulağa.Kabul ama eve gidip hazırlanmama izin ver hiç değilse.

Menajer : Ben gerekli her şeyi hazırlattım zaten arabada hepsi.

Donghae : Yaaa Hyung buradan çıktığımda sana bunu ödeteceğime emin olabilirsin.

Menajer : Üç ay senden uzakta tatil yapacağım döndüğünde görüşürüz.

Donghae : Sen beni burada yalnız mı bıracaksın!

Menajer : Ne yalnızı Donghae daha az önce bir arkadaş edindin ya.

Donghae : İçeri girelim ve şu işi bitirelim de gözümün önünden kaybol.Burada işim bittiğinde seni kovacağım hazırlıklı ol.

Menajer : (Tebessüm ederek )Bekliyor olacağım.

İçeri geri döndüklerinde başlatmış olduğu savaşı kaybeden taraf olduğunu anlamak çok zor değildi.

Onu izledikçe aptal ergen kızlar gibi uçuşmak isteyen kalbime beynim sürekli otur komutu vermekten yorgun düşmek üzereydi.Bunu adı tıpta Ünlümanizm yani ünlü görünce heyecanlanma hastalığıydı. Peki tamam şu anda bu benim uydurduğum bir hastalık olabilirdi fakat çok yakında literatüre gireceğinden şüphem yoktu.

(Kendi davranış ve duygu değişimlerim konusunda hiç iyi bir tespitte bulunmadığımı söylemiştim sanırım.Piskoloji bilimi bana gelince etkisiz eleman )

Menajer : Bayan Han eğer Donghae için hazırlamış olduğunuz ev müsaitse görmek istiyoruz.Sizin için sorun yoksa tabi ki.

Bayan Han : Elbette Bay Lee.Bayan Esra aslında kalacağınız yer yan yana size refakat etmesi için bir çalışanımızı vereyim birlikte kalacağınız yere bakın olur mu?

Esra : Benim için uygundur Bayan Han.

Menajer : Tamam o zaman Dr Park sen benimle gelebilirsin burada tedavisi acil olan birkaç çocuğumuz var eğer uygunsan onlara hemen bakabilir misin? Choi Esra ve Donghae’la eilgilenecektir.

Yong Sun : Ooo tabi ki Bayan Han.Bu senin için sorun olur mu Esra?

Esra : Hayır sen işine bak.Ben de yerleşince yanına gelirim.Aslında bu kadar çabuk başlayacak olmak heyecan verici.

Donghae : Heyecan mı ? Bungee jumping,rafting o değilse bir aksiyon sahnesinin bile olmadığı herhangi bir yerde ne heyecanından bahsediyorsunuz siz.

(sanırım bu aktivitelerin hepsinden korktuğumu anlamış olmalı, zeki görünen aptal, ya da aptal görünen zeki adam..ya da her neysee)

Bu her yanı zeka kırıntıları ile dolu cümleler ünlü beyefendimizin dudaklarından dökülmüştü elbette.Boşuna büyükler insanları görünüşüne göre yargılamamamız gerektiği hususunda sürekli nasihatte bulunmuyorlardı.Mesela şu an gözlerine nefretle baktığım bu yakışıklılıkta level atlamış adam muhtemel bir operasyonla kalbini aldırmış ve yerine hayranlarının ilgisiyle şarj ettiği bir pil taktırmıştı.

İki kader ortağı olarak bir çocuğun peşine takılmış kalacağımız yere doğru ilerliyorduk.Aramızdaki tek fark benim bu hikayenin şanslı olan tarafı olduğumu düşünmemdi.Daha önce giriş yaptığımız yolun aksi yönüne doğru gidiyorduk. Yurdun paralelinde kalan köşede sıralı beş-altı daireden oluşan ufak renkli evlerin önüne geldiğimizde bize ayrılan yerlerin bu evlerden biri olduğunu anlamamız gecikmemişti.Chonin elimize tutuşturduğu anahtarların üzerinde yazan rakamlara bakıp ben üç O ise dört numaralı dairenin önünde bavullarımızı yere koyup soluklanırken bulduk birbirimiz.

Harika,şimdide yan yana dairelerdeydik.Peki bu hissettiğim garip iç gıdıklanması da neyin nesiydi.

Donghae : Havaalanından beri peşimi bırakmayışına bakılırsa kafayı bana takmış yabancı bir hayranım olmalısın.O değil de buraya geleceğimi nasıl öğrendin?

Bunu o kadar inanarak ve içten söylemişti ki bir an ben bile orada oluş amacımı sorgularken bulmuştum kendimi. Herhangi bir tepki vermeyince;

Donghae : Gerçekten bu kadar hasta olamazsın değil mi? Ooo ülkeler arası sklandala maruz kalacağım sanırım …

**Kendini bu kadar ciddiye alıyor olamaz değil mi?

Bu anlamsız konuşma bir anda duyduğumuz gürültüyle son bulmuş ve hemen oraya doğru koşmaya başlamıştık. Gürültünün geldiği yere vardığımızda gördüğüm şey için heyecandan ölebilirdim.

mutlu ol...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin