Donghae: Cevap ver şu telefona!!!
Arabyı durdurup, direksiyona başını dayadı, korna tüm şiddetiyle çalıyordu..Eline tekrar aldığı telefonun tek tek tuşları çevirdi bu sefer...
Donghae:Hadi, Hadi Esra,,,
Bazı anlar vardır zamanın hızından daha hızlı akan bir görüntü geçer gözünün önünden, koca bir hayat...Doğdun, çocuktun,Ebeveynlerin, kardeşin, arkadaşların ..sevdiğin kadın..Sonra o görüntüler bir kabusa dönüşür, kendince hepsine bir son çizer...Kıpkırmızı bir son...
Donghae: YongSun, diye mırıldandı..(Sımsıkı tuttuğu acuvunda buharlaşan telefonu bakıp)
Donghae: (Çığlık gibi haykırdı) Aahh, neden kimse cevap vermiyor...
Ani bir kararla direksiyonu geriye döndürdü..mesajda konumu verilen parka gelmiş, etrafa bakınıyordu..Bekli de yalandır..hepsi bir aldatmacadır..Markete inmiş, telefonunu evde unutmuş ,Ya da o yaramaz ufaklık üzerine Bir şey dökmüş banyo sonrasında uyuyor olabilirlerdi...Kafasında onca gürültü varken, ne yapacağını bilmiyordu. Durdu, gözlerini kapatıp,derin bir nefes aldı...Öyle olmalı diye mırıldandı.. Evet,hastaneye gitmeliyim...Cebindeki anahtarı çıkartıp araca doğru yöneldi..
Gelen kutusu <image>
"Eminim iyi bir anne olurdu, küçük çocuğa karşı oldukça ilgili görünüyor..."
Hayır..E-esra...(Başı dönüyordu..boğazı kurumuş, vücudu buz, elleri yanıyordu...)
Hızla dönüp, İçine içine bağırır gibi...
"Esra"
******
Esra: Ahh, geldin mi?
Hiçbirşeyden habersiz kız öylece ona bakıyordu..Hae'nin yüzündeki ifade solgun, şaşkın...ya da tam ifadesiyle yorgundu...Çocuk bir an Esra'nın elinden kurtulup Hae'ye doğru koştu...bacaklarına sarılmış olan çocuğun başına elini koymuş, heykel gibi duruyordu adam...Chen başını kaldırıp ona baktı ve gülümsedi..
Esra,sakince sevdiğinin yanına gelip, elindeki pamuk şekerden biraz Hae'nin ağzına verdi.. Chen'in elini sıkıca tuttu ve kesin bir ses tonu ile..
Esra: Elimi bir daha bırakma! (göz hizasına inip) Can, bana söylemeden bir daha öyle şeyler yapma...tamam mı?
Küçük çocuk başıyla onayladıktan sonra, yanağına bir öpücük kondurdu Esra ve ayağa kalkıp, gözlerini açtı, dudağının kenarında kalan pamuk şekeri alıp, kendi ağzına götürdü..
Esra: (tebessüm ederek) Tatlıymış.. dedi..
Eksi 25 derece de buz kesiyorken, yanan bir sobaya elini tutmuş gibi parçalanıyordu Oysa adamın...sesi, vucudu, tümbenliği...
Donghae,Yerde duran Can'ın çantasını ve çocuğu kucağına alıp,Esra'nın elini sıkıca tuttu, çekiştirir gibi yüksek bir ses ton ile,,
Donghae: Bazen bir çocuktan farksız davranıyorsun...
Esra: Ben..(dedi sonra nedense sustu)
Çocuğu koltuğa oturutup, kemerini bağladı, arka kapıyı kapatıp,gözleri dolmuş ona bakan Esra'ya baktı...Bu sefer derin bir nefes aldı..Ne söyleyebilirdi ki..Esra mahcup bakıyordu sadece...Ön kapyı açtı..
Donghae: Bin, hadi!
Yol boyunca hiç konuşmadı hiç Hae, sadece yola bakıyordu..Esra arada kaçamak baksa da birşey söylemeye cesaret edemiyordu..Eve geldiğinde aracı durdurdu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mutlu ol...
FanfictionBazı cümleler vardır. Asla bir soru değildir fakat her zaman cevap vermeniz gerekir. Ve hayatı hayal kırıklılığı olarak tecrübe eden biri olarak size tavsiyemdir; aklınız ve kalbiniz arasında kaldığınız o sancılı anlarda, lütfen kalbinizi dinleyin...