KyuHyun : Yok artık !Hyungun ne yaptığını gördünüz mü?
Evdeki üç kişide dikkat kesilmiş, az önce tüm ülkenin gözü önünde Donghae'in yaptıklarını izliyordu. Kimse böyle bir şeyi beklemiyordu.
Funda : (havada gerginlikten oluşan stres ile, bağırarak) Neden ona ağabey deyip duruyorsun. Siz aynı yaşta değil misiniz?
Kyuhyun : Hayır o benden beş ay büyük.
Funda : Sadece senden daha önce ek gıdaya başladığı için birine ağabey demen çok saçma değil mi?
Ona anlamsızca bakan Kyuhyun'a arkasını dönerek az önce tanışmış olduğu Yon Sun'a göz kırpmıştı.
Funda : ayshh çok stres oldum...Yong Sun iç çeker gibi tebessüm etti.
Funda : (Sakinleşmeye çalışır gibi) Gerçekten tahmin ettiğimden de yakışıklıymışsın Yong Sun.
Yong Sun : Teşekkür ederim sen de tam beklediğim gibisin ama.
Funda : Bunu iyi bir şey söyledin olarak kabul ediyorum.
Yong Sun : Kesinlikle iyi bir şeydi.
Funda : Sevindim. Ee şimdi ne olacak bizim aşıkların işi. Gerçi bence en iyisini yaptı Donghae
Yong Sun : (Türkçe olarak) Bu kadar ileri gidebileceğini beklemiyordum doğrusu.
Funda : İleri derken...Bu durum pek hoşuna gitmemiş gibi.
Yong Sun : Yo hayır. Umarım Esra çok yara almaz...
Funda : Neden sadece Esra, bence Donghae da epey fedakarlık yapıyor.
Yong Sun : Yılda kaç kez buna benzer haber oluyor biliyor musun? Ama Esra, bilemiyorum..Neyse bu konuyu kapatalım. İki yetişkin insan sonuçta.Funda sustu bir an..Yong Sun kesinlikle haklı olabilirdi. "evet" diye mırıldandı..
Funda : Yani gerçek hayatta da mutlu sonlar vardır..değil mi?
Tekrar korece devam ettiler...
Yong Sun : Ben bir doktorum , drama yıldızı değil!
Funda : heyyy, bence daha iyisin.. Mükemmel olmak zor değil mi? Omuzlarına yük olmuyor mu? Zeki ve yakışıklı bir adam..hem müthiş kibar.. duyarlı..uzun boylu ( saymaya devam ediyordu ki)
O ana kadar sadece dinleyen Kyuhyun elindeki elmadan kocaman bir ısırık alıp ağzını olağanca büyük bir gürütü ile şapırdatmaya başladı. Funda gözlerini devirerek ona doğru baktı. Az önceki nazik kızdan eser kalmamıştı.
Funda : Az kibar olsana, bataklıkta mı yürüyor o koca ağzın...
Kyuhyun : (ağzındaki bitmeden konuşmaya devam ediyordu)Türkçe kısımlarda altyazı mı geçiyordu da ben göremedim...Funda : Duyman gereken bir şey yok demek ki,
KyuHyun : (tekrar bir ısırık alıp, saçlarını düzeltti ve) Öyle diyorsun demek, benimle biraz mutfağa gelir misin?
Funda : Sebep?
Kyuhyun : Kahve istiyorum ve yardımına ihtiyacım var.
Funda : Tam bir felaketsin farkındasındır umarım.
İtiraz edip, söylenmişti fakat yine de peşinden mutfağa gitmişti. Kahveyi ararken hala söylenmeye devam ediyordu.
Kyuhyun : Bir dakika da olsa konuşmadan duramaz mısın sen?
Funda : Hayır. Yani buraya defalarca geldiğini iddia ediyorsun ve kahvenin bile yerini bilmiyorsun, garip!
Kyuhyun : Buraya yalnız mı geldiğimi sanıyorsun bayan deha.
Funda : Anlamadım.
Kyuhyun : Buraya diyorum.. kız arkadaşlarımla geldiğim için kahve içmeye vaktim olmuyordu.
Funda : Aferin, ben senin kankan mıyım, istersen kız muhabbetinin üzerine iki de kağıt açalım, papaz kaçtı oynarız...(işaret parmağı ile kendi yüzüne göstererek) farkındaysan bende bir kızım... ve bu tür durumları hiç hoş karşılamıyorum...
Kyuhyun : Yok ne münasebet az önce Yon Sun'n içine düşmüş olmandan gayet iyi anladım. Yakışıklı, uzun, zeki, kibar...Beyefendi ne içer acaba?
Funda : Ben içine düştüğüm çocuğun... dur ya sıfatlandırayım... o kibar, yakışıklı, ve zeki çocuğun yanına gidip sorayım ne içermiş..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mutlu ol...
FanfictionBazı cümleler vardır. Asla bir soru değildir fakat her zaman cevap vermeniz gerekir. Ve hayatı hayal kırıklılığı olarak tecrübe eden biri olarak size tavsiyemdir; aklınız ve kalbiniz arasında kaldığınız o sancılı anlarda, lütfen kalbinizi dinleyin...