Tekrar dünyaya gelseniz ne olmak isterdiniz.Eğer böyle bir şansım olsaydı ben sevdiğim adam olmak isterdim.
Şu an yaptığımı başka biri yapsa muhtemelen gözümde bir deliden farkı olmazdı. Henüz kısa bir süre önce tanıdığım bir adamın peşine takılmış gidiyordum. Hem de sorgusuz sualsiz...
Bu koşulsuz güven hissisin kelebekler ile bir bağlantısı olsa gerek. Yani bu melankolik yaratıklar mideme konuçlandığından beri, aklımın bedenimden kanatlandığı aşikar. Sanırım meczuplar bu yüzden rahat insanlar. Tam leylayım...
Donghae : efendim...Duyamadım canım..
Esra : Leyla gibiyim..
Donghae : Ne!
Esra : Leyla ile mecnun. Bu bir aşk hikayesi..
Donghae : haa, şu efsanevi aşıklar. ..
Esra : Bunu biliyorsun demek..
Donghae : Aslında onların hikayesini bilmiyorum ama benzer bir sürü hikaye duydum..
Esra : Benzer dememelisin! Benim Ülkemde ( bütün orta doğuda) bütün sevenlere mecnun, sevilenlere leyla denir. O kadar büyük bir efsane yani...Onların aşkı çok büyük...
Donghae : Yani sen , leylasın....
Evet der gibi, başımı sıkıca salladım...
Donghae : Sen beni sevmiyor musun?
Esra : Nasıl yani, şu durumda...(yaptığım deliliği kastederek)
Donghae : Bende leylayım o zaman..
Esra : (cıkkkcık, göğsüne işaret parmağım ile vurarak) mecnun, ben leyla, doğrusu bu..
Donghae : Beni sevdiğini söyledin. O zaman sen mecnun olmalısın..
Esra : ahhh, bu konuşma saçma bir yere doğru gidiyor..
Donghae tatlı ve yüksek birşekilde gülümseyerek yüzüme baktı..
Donghae : tmm, sen nasıl istersen ben mecnunum... Ama müsait bir zamanda bana hikayelerini anlat tmmmı?
Arkama doğru yaslanıp, haklı zaferimi kutladım. "Mecnun ve Leyla" diye mırıldandım.
Bilirsiniz, masalın sonunu düşünmek aşıkların işi değildir. Dinleyen ve anlatan için merak konusudur sadece. Bende zaten bir masalın kahramanı olmayı düşlemiyordum ya da bir yazar veya bir dinleyici olmayı, yani masalda rolünü düşünmek biz aşıkların işi değildi...
Genetik yapısı benden farklı, dili, rengi, iklimi benden çok farklı bu adama bakıyordum. Gözlerimle değil yüreğimle.Fakat nedense onu sanki ruhum bedenime üflenmediği zamanlarda bile tanıyormuşum gibi hissediyordum. Ruh eşi dedikleri şey bu olmalıydı.
Esra : Nereye gidiyoruz.
Donghae : Bu bir sır.
Esra : Hadi ama sana nasıl bu kadar koşulsuz güvenmemi beklersin.Sanırım aklımı kaybetmiş olmalıyım.
Donghae : Şuna bak.Ünlü olan ve bedeni son derece değerli olan benim.Gerçekten kendimi korumam gerekebilir.
Esra : Ne! Aklından neler geçiyor senin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mutlu ol...
FanfictionBazı cümleler vardır. Asla bir soru değildir fakat her zaman cevap vermeniz gerekir. Ve hayatı hayal kırıklılığı olarak tecrübe eden biri olarak size tavsiyemdir; aklınız ve kalbiniz arasında kaldığınız o sancılı anlarda, lütfen kalbinizi dinleyin...