Bazı aşklar en başından ağır yaralı başlıyordu,
Birini en fazla ne kadar sevebilirsiniz.Kalbinizin çatlaması mümkün müdür aşktan.Sonuçta insanlar birer turnusol kağıdı değil ki duygularının derecesini ölçebilsinler.Ama ben en ağır şeklini gördüm aşkın,biliyorum.
Sabah gözlerimi açtığımda Can'ın yanı başında uyuyakalmış olduğumuzdan uyandığımda ilk onu karşımda görmüş olmak inanılmazdı.İşte tamda bu sebeple yüzüme kocaman bir gülümseme yerleşmişti,bir türlü durduramadığım.
Donghae : Günaydın...
Esra : Günaydın , ne zaman uyandın?
Donghae : Bilmem. (elinin yüzüme usulca koyup) Eğer uyanmışsam bu iyiye işaret. Gerçeksin ve yanımdasın demek...
Esra : (Gülümsedim, ellerimi yüzüne koyup usulca) Gerçeksin ve yanımdasın...
Donghae : (kapıya doğru bakıp) Birinin her an görebileceği bir zamanda gülümseme...(işaret parmağını yanağımdaki çukara koyup, müzipce) gülünce, yanağın çukurlaşıyor. Ve bu baştan çıkartıcı...
Esra : Ülkenin milli hazinesi, sıradan bir dünya vatandaşını mı kıskanıyor?
Donghae : Ben mi? Benim gibi bir milli hazine!
Kolumu uzerinde yatan küçüğü usulca yatirarak doğruldum. Saçlarımı toplamaya çalışırken oysa burnuma kondurdugu minik opücükler ile dikkatimi dagıtıyordu.Donghae : Benim için ölüyorsun degil mi??
Esra : Bencil, kendini beğenmiş.
Donghae : Bu yaptığın resmen ön yargı küçük hanım.Sizin gibi psikoloji eğitimi alan biri için hiç uygun değil. Tıp bilimi sizi affetmeyecek!
Parmağını gözüme doğru sallayıp, devam etti...
Donghae: yakışıklıyım, havalıyım, dünyaca şöhretim var...(ses tonu farklılaşıp) mutluyum, huzulu...ve aşığım..hem de
Mutluluk sarhoşu olduğum doğruydu.Bu yüzden bizi sonuna kadar açtığı gözleriyle izleyen Can'ı fark etmem uzun sürmüştü.Küçücük bir çocuk için fazla meraklı görünüyordu.Bir o kadar da anlayışlı.Gülümsedikten sonra bir eliyle bana gel işareti yapıp eğilmemi istedi.Ağzını iyice kulağıma dayadıktan sonra bir sesinin var olduğunu ispatlarcasına s harflerinin üzerine basa basa konuşmaya başladı.
CHEn(CAN): Sanırım seni gerçekten seviyor, Esra nuna.
Esra : Sen...Sen... konuşuyorsun!
Chen : (gözlerini ovuşturarak) Sürekli birini dinlemek oldukça sinir bozucu.
Donghae : Oldukça iyi bir dinleyici gibi gözüküyordun oysa.
Chen : Kalbimin, O kızı görünce arap atı gibi koşması normal mi?
Esra : hı?
Donghae : (telaş ile ellerini sallayıp) Bunlar benim sözlerim değil!
Chen : Benim gibi küçük bir çocuk arap atını ne bilir?
Donghae : Gelsene buraya sen!
Chen :(ses tonunu degistirip) Sence Yong sun ile aralarında bir şey var mı? Yemek hanede sürekli beraberler...(bana bakıp, sorgulayarak) bunu benim anlamam mümkün mü sence? Neden bana soruyor ki,
Donghae : (Chen'in ağzını kapatıp) Yeni konuşmaya başlamışken, enerjini tüketme istersen.
Gülümsüyordum. Ama şaşkınlığım daha büyüktü. Chen' sıkıca sarıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mutlu ol...
FanfictionBazı cümleler vardır. Asla bir soru değildir fakat her zaman cevap vermeniz gerekir. Ve hayatı hayal kırıklılığı olarak tecrübe eden biri olarak size tavsiyemdir; aklınız ve kalbiniz arasında kaldığınız o sancılı anlarda, lütfen kalbinizi dinleyin...