Bölüm 29

2.7K 71 23
                                    

DERİN

Sanmıştım ki; her düştüğümde beni o kaldırır.Kanayan yaralarımı sarmaya çalışır.O muydu yaralarıma sebep, bunca yıldır çektiğim tarifsiz acının nedeni onun bencilliği miydi?Komodinin üstünde duran telefonumu alıp rehberden Yiğit'in numarasını çevirdim.Biraz bekledikten sonra açtı.

"Neredesin Derin seni çok aradım dönmedin?"dediğinde söze nasıl başlayacağımı bilmiyordum.

"Yiğit kızım kaçırıldıktan dört gün sonra Demir beni aramış telefonuma sen çıkmışsın ve evleneceğimizi söylemişsin doğru mu?"diyerek cevabını beklemeye başladım.Önce nefes alışları hızlandı sonra kekeler gibi oldu.

"Bunları sana o adam mı söyledi.Her zamanki gibi sana yalan söylemiş.Kafanı karıştırmasına izin verme Derin.Sana yalnız gitmemeni söyledim ama dinlemedin seni kandırmasına izin veriyorsun."derken endişesi sesine yansıyordu.

"Bana her sene zarf göndermiş.Sen benim adıma yollanan herhangi bir zarf ya da mektubu aldın mı?"dediğimde sustu.Ne diyeceğini düşünüyor gibiydi.

"Derin beni neyle suçluyorsun anlamıyorum.Ben sana gelen bir şeyi neden senden saklayayım?O adamın sana yaptıklarından sonra ona nasıl inanırsın.Yarın ilk uçakla yanına geliyorum.Hem Melek'i de görmek istiyorum."dediğinde bana bunca zamandır yalan söylediğini anlamıştım.

"Sana kızımın adını söylememiştim Yiğit."dedim ve uzun bir sessizliğin ardından konuşmaya başladı.

"Derin beni dinle her şeyi açıklayabilirim o adam sana acıdan başka bir şey veremez."dediğinde telefonu yüzüne kapattım.Ben acı içinde kıvranırken acımı paylaştığını sanırken o sadece beni izlemiş.Kızımın yüzünü hayal etmeye çalışırken o kızımın fotoğraflarını saklamış.Demir'in kızımı alıp beni terk ettiğini düşünürken onun beni hep beklediğini öğrenmek bunca yıldır çektiğim acının hiçliği ruhumu sardı.Bir kez daha insanlara güvendiğim için pişman olmuştum.Onca yenilgime rağmen yine güvenmeyi seçmiştim; yanılmıştım insanların kendi bencillikleri için karşısındaki insana ne hissettirdiğini, neler kaybettirdikleri umurlarında bile olmuyordu.

---

Arkamı döndüğümde Demir'in berjerde sızdığını gördüm.O özenle taranmış saçları dağılmış alnına düşmüştü.Yüzündeki yorgunluk,gözlerindeki mutsuzluk o kadar tanıdıktı ki kendimden biliyordum.Onlar olmadan ben yarımdım.Nefes alışım,kalbimin atışı,aklım 5 yıldır her şeyim eksik,bir yanım hep kırgındı.

Demir'i uyandırmak için omzuna dokundum.Ama uyanmaya niyeti yok gibiydi.Böyle uyumaya devam ederse sabaha boynunun tutulması muhtemeldi.Yüzüne dokunup 'Demir.'dediğimde ilk söylediğimde tepki alamamıştım.Adını tekrar edince sayıklamaya başladı.

"Yine rüyalarımdasın gözlerimi açınca kaybolacaksın, gitme Derin."dediğinde sesi fısıltıdan ibaretti.Yüzü acı çekiyormuş gibiydi.Alnındaki ter boncuk boncuk parıldıyordu.Acısını dindirmek istedim rüyalarında bile acı çeken bir adam bırakmıştım ardımda.

"Buradayım, gitmiyorum."diyerek elini tuttum.Göz kapakları kısık bir şekilde açılır gibi oldu.

"Demir kalkman lazım burada uyuyamazsın."dediğimde ne dediğimi anlamıyor gibiydi.Kolunun altına girip onu kaldırmaya çalıştım.Zor olsa da kaldırmayı başarmıştım ama bana hiç yardımcı olmuyordu.Önümdeki yatağa yatırmak için hamle yaptığımda Demir'in ağırlığını taşımaya gücüm yetmeyince birlikte yatağa düştük.Demir ne kadar içtiyse düşmemizi hissetmemiş uyumaya devam ediyordu.Yanından kalkmaya çalışsam da hareket edemiyordum.Elim sırtının altında kalmıştı.Çekmeye çalıştıkça bileğimdeki yara daha da acıyordu.

METRESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin