DERİN
Karanlığı karanlık yok edemez.Nefreti nefret bitiremez; bunu sadece aşk yapabilir.Dudaklarımız birbirini esir aldığında hissettiğim şey zaman geriye akmıştı ve bütün bunlar yaşanmamış biz hiç yarım kalmamıştık sanki.Ondan kaçmak isterken kendimden, duygularımdan kaçıyordum.Ait olduğum tek yer onun kalbiydi.
"Demir." diyen Şebnem'in sesiyle dudaklarımız birbirinden ayrıldı.Kapının girişinde durmuş gördüklerinin aksine bakışlarında sakinlik hakimdi.
"Kahvaltı hazır."diyerek hızla çıkıp gitti.Bir kadın sevgilisini başka bir kadınla öpüştüğünü görse kıyameti koparırdı en azından bir tepki gösterirdi.Şebnem tam tersine hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.Bu kadın sandığımdan da garipti.Kafasından neler geçiyordu kim bilir.Kendisi için beni bir tehdit olarak görmüyordu ya da başka planları vardı.Düşüncelerin içinde boğuşurken Demir gömleğini yerden alıp üstüne geçirdi.Odadan çıkmak üzereyken Demir'in sesiyle arkamı döndüm.
"Derin akşam konuşalım mı?"dediğinde kravatını bağlıyordu.
"Olur."diyerek odadan çıktım.
---
Melek'in odasına girdiğimde hala mışıl mışıl uyuyordu.Saçlarını okşayıp başına minik bir buse kondurduğum anda gözlerini araladı.
"Günaydın anneciğim."dediğinde gün benim için şimdi doğmuştu.
"Günaydın meleğim kahvaltımızı yapalım mı?"diyerek sevgiyle bakan gözlerine dalıp gitmiştim.
"Tamam anneciğim."deyip yatağından kalktı.
Melek'in kıyafetlerini seçtikten sonra saçlarını tarayıp güzelce topladım.Artık aramızdaki o aşılmaz duvar yoktu.Geçen yıllara inat kızımla birbirimize tutunuyorduk.Melek'in kalbindeki yerimi, içindeki sızıyı görmüştüm artık.Öfkesinin tek nedeni bana olan sevgi ve özlemiydi.
Kahvaltı masasına oturduğumda Şebnem Demir'le hiçbir şey olmamış gibi konuşuyordu.Demir kısa cevaplarla karşılık verse de Şebnem'in rahat tavırları beni rahatsız ediyordu.
Demir otele gittiğinden beri Melek'le oyun oynuyorduk.Kızımla anı biriktiriyorduk eskimiş bomboş günlere inat onunla geçsin istiyordum her saniyem,her anım,her dakikam.
Şebnem odaya girip karşımda dikildi.'Ne var 'der gibi suratına bakmaya başladım.
"Misafirin var salona aldırdım seni bekliyor."dediğinde şaşırdım.
"Kim?"diyerek sorduğumda omzunu oynatıp sol kaşını kaldırdı.
"Bilmiyorum."dediğinde merak edip odadan çıktım.
Salona inince gördüğüm kişiyle bütün sinir beynime hücum etti.
"Ne işin var senin burada?"diyerek öfkeyle Yiğit'in gözlerine baktım.
"Derin konuşmak için geldim yanlış anladın beni anlatmama izin ver."dediğinde pişkinliği midemi bulandırıyordu.
"Ne anlatacaksın Yiğit? Kızımın nerede olduğunu bildiğin halde ben acı içinde kıvranırken nasıl sustuğunu mu anlatacaksın?"diyerek bağırdım.
"Derin maksadım seni kızından ayırmak değildi ben sadece o Demir denen adama gitmeni istemedim.O adamı hayatımızdan çıkarmak istedim seni öyle görmenin benim için kolay olduğunu mu sanıyorsun."dediğinde öfkem iki katına çıktı.
"Benim hayatımla ilgili karar verme yetkisini sana kim verdi?Kızımı hayatımdan çıkarabileceğimi unutabileceğimi nasıl düşünebiliyorsun bu nasıl bencillik?"diyerek suratına tiksinerek baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRES
RomanceSakalları yüzüme ince çizikler atıyordu.Nefesini kulağımda hissetmem irkilmeme neden oluyordu. "Beni seviyor musun"dedi fısıltıyla daha da yaklaşarak nefesini boynumda hissediyordum.Kalbimin sesini duyabiliyordum. "Hayatımdaki her şeyden çok" diyer...