DEMİR'DEN
Öyle çok pişmanlık biriktirdim ki içimde söylediğim yalanlar,ondan önce yaşadığım hayatım pişmanlığımdı. Onun yanında gülen yüzüm,masmavi gökyüzüm o uzağımdayken hep karanlıktı,onunla birlikte kalbimde açan çiçekler o gittiğinde solmuştu.Beni bırakıp gittiğini öğrendiğimden beri kendimde değildim.Benden kaçmıştı oysa beni görünce mutluluktan gözleri parlardı.Söylediğim yalanın bedelini çok ağır ödetmişti bana.Ama ne olursa olsun ondan vazgeçmeyecektim.Onu bulmak için her şeyi yapmaya hazırdım.
Avukatlarım beni karakoldan çıkardıklarında adamlarından Faruk'u yanıma çağırmıştım. Yaren'i izlemesi için onu görevlendirmiştim.Bir gün boyunca nezarethanede Derin'in gidebileceği yerleri düşünmüştüm.Diğer adamlarıma Derin'in fotoğrafını gönderip her yerde aramalarını söyledim.Bende bugün İzmir'e Derin'in halasının evine gidecektim.Derin'in halası ve kuzeninden başka kimsesi olmadığına göre ikisinden biriyle mutlaka görüşecekti.Vakit geçmeden uçağı hazırlamalarını söyledim.
DERİN'DEN
Yine uykusuz bir gecenin ardından sabah olmuştu.Yataktan kalkmak için kendimi zorladım.Bitkindim sanki ruhum çekilmiş gibi hissediyordum.Odamdaki lavaboda yüzümü yıkadım.Aynada yüzüme baktığımda ne kadar solgun göründüğümü fark ettim.Saçlarım gözüme çarptı.Demir'in hasretle kokladığı saçlarım kokusunun sindiği bedenim ona ait ne varsa yok etmek istiyordum.Kahvaltı hazırlamak için üstüme pantolon ve tişörtümü giyip aşağıya indim.Mutfağa geldiğimde Yiğit çoktan kalkmış kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı bile.
"Günaydın."diyerek yardım etmek için yanına gittim.
"Günaydın Derin."dediğinde kahve makinesindeki filtreye kahve boşaltıyordu.
Masayı birlikte hazırlayıp kahvaltımızı yapmaya başladık.Kahvemden bir yudum aldığımda şekersiz olduğu için pek hoşuma gitmemişti.Bozuntuya vermeden tabağıma bir kaç bir şey alıp yemeye başladım.Yiğit kahvesini içerken bana döndü.
"Derin Antalya'ya daha önce gelmiş miydin?"diyerek benimle konuşmaya çalışıyordu.
"Yok gelmedim bu ilk gelişim."diyerek çatalımla tabağımdakilerle oynamaya başladım.
"İlk gelişin madem bugün Antalya'yı gezelim seninle, burada iş arıyorsan burayı bilmen gerekiyor değil mi?"dediğinde haklı olduğunu düşündüm.Sonuçta burada yaşayacaksam sokaklarını caddelerini az da olsa bilmem gerekirdi.Her gün Yiğit'ten yardım isteyemezdim işe girdikten sonra ilk olarak kendime bir ev tutacaktım.Yani hayat mücadelemi yalnız başıma vermeliydim.
"Olur gezelim kaybolmak istemiyorum koca şehirde."diyerek gülümsemeye çalıştım.Kahvaltımızı yaptıktan sonra hazırlanmak için odama girdim.Kot pantolonumu çıkarmadan üstüme ince bir kazak giydim.Aynaya bakmadan aşağıya indim.Yiğit çoktan hazırlanmış beni bekliyordu.Rezidansın otoparkından Yiğit'in arabasına binip yola koyulduk.
---
Lara'yı gezdiğim kadarıyla çok beğenmiştim.Yiğit'le gezerken caddede kuaför tabelası gördüğümde duraksadım.
"Yiğit ben kuaföre girsem sen buralarda az oyalansan olur mu?"dediğimde yüzüme öylece bakmıştı.
"Olur sen keyfine bak ben kafede beklerim."diyerek ne kadar kibar biri olduğunu belli etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRES
RomanceSakalları yüzüme ince çizikler atıyordu.Nefesini kulağımda hissetmem irkilmeme neden oluyordu. "Beni seviyor musun"dedi fısıltıyla daha da yaklaşarak nefesini boynumda hissediyordum.Kalbimin sesini duyabiliyordum. "Hayatımdaki her şeyden çok" diyer...