Eğer içindeki öfke dizginlenemiyorsa bil ki sevmemen gerekeni seviyorsundur ya da aksine sevmen gerekeni sevmiyorsundur.Demir öldürücü bakışlarını babasına doğrulttu.Demir'in öfkelendiği kadına baktım.Onu 6 ay önce uzaktan görmüştüm ama şimdi tam karşımda duruyordu.30'lu yaşlarının ortasında gibi görünüyordu,kumral uzun saçlarını elleriyle düzeltirken gökyüzünün koyu renginde olan mavi gözleriyle beni inceliyordu.Önce gözlerimi kaçırmak istedim belki suçluluk duygusuydu bilemiyorum ama sonra bakışlarındaki küçümsemeyi gördüğümde bende gözlerinin içine baktım birbirimize meydan okuyor gibiydik adeta.
"Senin burada ne işin var Ece?"diyen Demir hiddetle bağırdı.
"Ömer babam, yemeğe davet etti ayrıca hatırlatırım ben senin karınım."dediğinde buraya ait olmadığımı hissettim.
"Saçmalamayı kes artık sen benim hiç bir şeyim değilsin defol git buradan."diyerek bağırdı.
"Sen gerçeği kabul etsen de etmesen de ben senin karınım seni ucuz,varoş bir mahalle kızına bırakacak değilim senden boşanmayacağım."dediğinde bana baktığı pencereyi de görmüş oldum.
"Derin hakkında düzgün konuş yoksa konuşabileceğin bir ağzın olmayacak.Sen hastasın hasta bir kliniğe yatman lazım."dediğinde bunları duymak istemiyordum.Gitmek için Demir'in yanından geçtiğim sırada kolumu tuttu.
"Gitmesi gereken sen değilsin."diyerek Demir beni durdurdu.
"Gideceğim Demir bırakır mısın kolumu"dediğimde eliyle elimi kavradı.
"Ben buraya bir torununuzun olacağını söylemek için gelmiştim ama sizin karnında benim çocuğumu taşıyan kadına bunu yapmaya hakkınız yok hiçbirinizin."diyerek babasına baktı.
"Biliyor musun baba aramızda olanları değiştirmek için gelmiştim buraya, yanılmışım sen ve senin çiğnenmez kuralların,her zaman senin kurallarına göre yaşadım senden sadece tek bir şey istedim ama sen onu bile bana çok gördün, hayatımla ilgili kararları senin vermenden artık çok sıkıldım o devir bitti o uysal Demir yok artık Ömer Doğaner "dediğinde babasının duyduğu sözlerden sonra gözleri kocaman açılmıştı.
"Bu sıradan,para avcısı kız için mi bana bunları söylüyorsun senin gözlerine perde inmiş kendine gel artık."diye bağıran Ömer Doğaner'in gözlerine nefretle baktım.Beni tanımadan hemen para avcısı damgasını yapıştırmıştı.
"Para avcısı mı insanları kendin gibi sanıyorsun para,servet,mal,mülk ne kadar fazlaysa o insanın değeri gözünde o kadar yüksek senin, ben sana ne anlatsam boş bu konuşma burada bitti."diyerek kaldırdığı parmağını indirdi.Demir'in nelerle savaştığını gözlerimle görüyordum.Aralarındaki ilişki baba oğul ilişkisinden çok birbirlerinden nefret eden iki düşman gibiydi.Bir baba oğluna nasıl böyle düşmancasına bakabilirdi aklım almıyordu.Benim yüzümden mi böyleydiler yoksa aralarındaki aşılmaz duvarın geçmişi var mıydı? bilmiyordum.Demir'in öfkeden bütün vücudu gerilmişti.Elimi öyle sıkı tutuyordu ki parmaklarımın kırılmasından korktum.Ceyda babasının karşısına dikilip aralarındaki konuşmaya dahil oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRES
RomanceSakalları yüzüme ince çizikler atıyordu.Nefesini kulağımda hissetmem irkilmeme neden oluyordu. "Beni seviyor musun"dedi fısıltıyla daha da yaklaşarak nefesini boynumda hissediyordum.Kalbimin sesini duyabiliyordum. "Hayatımdaki her şeyden çok" diyer...