Dudaklarımız buluştuğunda ne zaman karşılık verdiğimi bende anlayamadım.Duygularım karma karışıktı.Tek bildiğim şey bu adamın çekimine kapılıp gittiğimdi. Dudaklarımız birbirinden ayrıldığında yüzümden ellerini çekmemiş alnını alnıma dayamıştı.Sanki çok sevdiği bir şeye hasret kalmış gibi kokumu içine hapsediyordu.Kulağıma fısıltıyla
"Sen çok masumsun kendimle savaşmama neden oluyorsun, ben hiç böyle olmamıştım.Seni gördüğüm günden beri aklımdan çıkmıyorsun." diyerek kapalı olan gözlerini açtı.
"Ben de seni aklımdan çıkaramıyorum." dedim söylediklerime inanamayarak
Söylediklerimden sonra gülümsemeye başladı.Sözüne kaldığı yerden devam etti.
"O zaman hissettiklerim tek taraflı değilmiş akşam yemeğe çıkar mısın benimle" dedi hiç beklemediğim şekilde
"Yemek mi? biraz ani oldu."dedim saçmalayarak sanki demin öpüşen biz değilmişiz gibi.
"Birbirimizi tanırız ben Derin'i tanımak istiyorum."dedi bir adım geri atarak
"Bizim yaptığımız yanlış insanlar bizi görürse kötü olur patronumsunuz sonuçta"dedim açıklama yaparak
"Patronun olmam benim sana olan duygularımı değiştirmiyor.Akşam 6'da seni arabamda bekliyor olacağım.Sende beni tanımak istiyorsan gelirsin gelmezsen de seni bir daha asla rahatsız etmeyeceğim."diyerek asansörü çalıştırdı.
Ben ağzımı açıp tek kelime edemedim.Asansör 4'üncü kata gelince inmek için kapıya yöneldim.Çıkarken gözlerimiz son kez birbirine takılıp kaldı.Asansörün kapısı kapandı ve ben halkla ilişkiler katına geldim. Allah'ım ben ne yapacağım.İlk defa böyle şeyler hissediyordum.Akşam ne karar verecektim ya aklımı dinleyerek patronum diyerek gitmeyecektim ya da kalbimi izleyerek Demir'e gidecektim.Kara kara düşünürken Hale hanımın odasının kapısına çoktan gelmiştim.Kapıyı tıklayarak içeriye girdim.
Hale hanım asistanı Leyla'yı benimle göndererek çalışma masamı ve ortak çalışacağımız iş arkadaşlarımla beni tanıştırmıştı.Odada dört kişi çalışıyorduk.Hasan,Yusuf,Sema ve ben güzel bir ortama benziyordu.Umarım her şey yolunda gider diyerek bilgisayarımın başına oturdum.Sema bana işleyişi gösterdi çok tatlı bir kızdı iyi anlaşacağımıza emindim.İlk günden holdingin tanıtıcı raporlarını, haber bültenlerini ve resimli broşürlerini hazırlama görevini vermişlerdi.Görselleri Yusuf hazırlıyordu.İşime çok çabuk adapte olmuştum.
---
Öğle yemeğinde arkadaşlar yemek için dışarı çıkalım diye çok ısrar ettiler.Ben de kabul ettim çok pahalı bir yere gitmeyiz umarım diye içimden geçiriyordum.
Holdinge çok uzak olmayan şık bir restorana gelmiştik.İçeriye girdiğimizde gözlerim tanıdık bir çift göze takıldı.Demir yanında iki tane takım elbiseli adam ile oturmuş konuşuyorlardı.Beni görünce gözlüğünü çıkararak tüm dikkatiyle bana bakmaya başladı.Onu görünce kalbim deli gibi atmaya başlamıştı.Masaya oturduk herkes ne yiyeceğine karar vermeye çalışıyordu.
"Demir Bey'de burada arkadaşlar"dedi Yusuf hepimizi uyarmak ister gibiydi.
"Nerede "dedi Sema görmemiş olacak ki
"Karşımızdaki masada."dedi Yusuf bakmamaya çalışarak
"Gördüm şimdi, iş yemeğinde sanırım."dedi Sema menüye tekrar bakarken garson yanımıza gelerek siparişlerimizi almaya başladı.
"Ben ravioli az da kırmızı şarap alabilirim"dedi Hasan gülümseyerek
"Yağsız ızgara tavuk ve salata" dedi Sema formuna dikkat etmek istiyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METRES
RomanceSakalları yüzüme ince çizikler atıyordu.Nefesini kulağımda hissetmem irkilmeme neden oluyordu. "Beni seviyor musun"dedi fısıltıyla daha da yaklaşarak nefesini boynumda hissediyordum.Kalbimin sesini duyabiliyordum. "Hayatımdaki her şeyden çok" diyer...