26.bölüm

35 4 0
                                    

Almak için elimi uzattım tam kutuyu almıştım ki o anda kapı açıldı.

Hemen kutuyu geri ittim.

"Ne yapıyorsun orda?"

"Hiç. Küpemi düşürmüştüm."

                                      

"Bide ben bakıyım."diyice telaşla

"Hayır gerek yok zaten bugün küpe takmıyacağım. Kulağım biraz ağrıyorda."dedim kulağımı tutarak.

"Tamam"dedi yatağın altına bakarak. "Hazırsan çıkalım."

Onaylarcasına kafa salladım.Bir an fark edicek diye çok korktum.

Yolda yürürken dayanamayıp

"Dün.."dedim

Eee.. dercesine suratıma baktı.

"Ne konuştunuz?"

"Kiminle?"

"Akhselle."

Sinirlenerek durdu bana döndü ve kolumu sıkmaya başladı.

"Bana bir daha o çocuktan bahsetme. O çocuğun isminide her şeyinide unutacaksın. Ayni beni unuttuğun gibi"

İyide ben seni unutmamıştım ki hatta tek hatırladığım sendin. Burda bilmediğim bir şeyler vardı ama kolumun acısından olay düşünecek durumda değilim.

Kolumu tutarak onu takip ettim. Kafeye gelince beni içerde bir yere oturttu.

Ama burası çok sıkıcıydı bu yüzden Çantamıda alıp dışarda bir masaya geçtim.

Deniz burdan çok güzel gözüküyordu yeni doğan güneşin renk kuşagı denizin  maviligiyle boğuşuyordu sanki.

İceri bakınca Mertin deli gibi etrafa bakındığını fark ettim bana doğru bakınca gülümseyerek el salladım. Koşarak yanıma geldi.

"Nerdesin sen?"

"İçerisi çok sıkıcıydı."

"Bir an kaybolduğunu sandım. Bundan sonra bana sormadan hiç bir yere gitme." Diyip sarıldı.

Bu sarılma işi artık beni sıkmaya başlamıştı. Onu hafiften ittim.

O anda patronu çağırdı gittiği için Sevinmiştim. Kafamı sağ sola sallayarak 'deli misin sen o senin sevgilin' dedim içimden.

"Pişşt piişt"

İkinci KarşılaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin