"Aklına takılan herhangi bir şey varsa şimdi sor. Hastaneden çıktığın andan itibaren düşün her şeyi hatırla ve anlamadığin yerleri bana sor. Her şeyi eksiksizce doğru bir şekilde anlatıcam. Söz veriyorum."
"Eve gitmek istiyorum." Aslında merak ettiğim bu değildi evin yolunu tabikide eksizsiz biliyorum. Ama bilmediklerimi daha duymaya hazır değildim sanki.
Beni arkamdan tutup tekrardan kedi gibi süruklemeye başladı.
Eczanenin birine girip bir kaç sargı bezi, yarabandı, ve ismini duymadığım krem ve 2 kutuda hap aldı.
Bana dönüp
"Üstünü çıkart." Dedi.
"Sapık mısın be?" Dediğimde eczanedeki Satıcıların bana güldüğünü gördüm.
"Her zaman zor olmak zorunda mısın. Hafızan yerine bu düşüncelerini kaybetseydin keşke." Dediğinde utanmıstım. Gözlerimi aşagı doğru eğmiştim.
O anda blüzümü çıkarttı. Utanarak kafamı sağlam omuzuma doğru eğip ellerimi birleştirdim.
Acıyan omzuma aldıgı kremi sürdü biraz üfleyip sarğı bezlerini dolamaya başladı. Eczacıdan farklı bir bant isteyip oraya yapıştırdı. Aynı işlemin bir benzerini bileģime yaptı.
Önümde oturup bileğimle uğraşırken ona hayran hayran bakıyordum.
"Keşke Mertte senin gibi olsaydı acıtmak yerine tamir etseydi." Cümlelerimin hem istemsiz hemde istemli bir şekilde Ağızımdan döküldüğünü farkettim.
"Belkide istediğin zaten gerçek olandır. Sadece yanlış......." uzun bir ara verdikten sonra ayağa kalktı "şeyi yanlış yere koydun." Diye devam etti.
Hala anlamıyordum ne? Ne yanlışı?
Kıyafetimi aldı tam giydirecekken yüzüme doğru atarak
"Yaralı ola bilirsin ama bebek değilsin."dedi
Kıyafeti yüzümden çekip dudaklarımı büzüştürerek "oduun" derken o çoktan arkasını dönmüş hesabı ödüyordu bile.
Kıyafetimi giyip dışarı çıktım. O anda çantamın yokluğunu fark ettim koşarak kafeye doğru gitmeye başladım.