İçim rahatlamıştı. Çarşafı etrafıma dolayıp odama gittim geceliklerimi giyip salona geldim.
Ellerini yıkamış üstündeki önlüğü çıkarmıştı. İkimizi böyle görünce sanki evliymişiz gibi hissettim. Aynı annemle babam gibi. Babamda annem hastalandığında ona yemek yapardı.
Dur biraz babam bu kadar dağnık değildi.
"Mutfak nerdeee?"diye seslendim kaşlarımı kaldırıp hafifde çatarak.
Ses çıkartmadan elini kaldırıp mutfağa doğru parmağını uzattı ve hiç bir şey yokmuş gibi masayı düzeltmeye devam etti.
"Burayı toplaması için belediyeyi çağıracaksın galiba. Çünkü bunu tek başına yapman mümkün değil gibi duruyor."dedim
Oda gayet rahat bir şekilde
"Ben senin toplayacağını düşünmüştüm. Yoksa belediyeyi mi çağırmalıyım?"
"Ben mi? Hasta birine böylemi davranırsın sen?"
"Hasta olduğunu nerden çıkarttın? Aa çarşaftan mı yoksa? Belkide senin güzelliğini görmek için öyle yapmışımdır"dedi sesini hafifçe kısarak.
Gözlerim açılmıştı kocaman hemde kocamann ama bunun altında kalamazdım gidip bacagına bir tekme attım.
"Ahh" diyerek eğilince masayı görmüştüm.
"Vay canına."
"Tekmenin cezası olarak bunların hepsini ben yiyecem kanapeye otur ve beni izle."
Diyip hemen masaya oturdu ve yemeye başladı.
Bede boş duracak değilim ya acım üstelik hastayım. Yani öyle olduğumu düşunüyorum.
"Bu tekmenin bedelini vereceksin" dedi
Yüzümü ekşiltip sonrada umursamadan yemeğimi yemeye devam ettim.
"Bacağımın kırılması hoşuna gidicek sanki. Gerçi son 4 aydır tekme atmadığın için mutluydum. Bu yüzden zaten o yüzüğü gördün"
"Neee" dedim tuhaf bir sesle. Çünkü ağzım tıka basa doluydu.
"Ne yüzüü?"
Yüzüne hafif bir tiksinti ve endişe vererek yani benim anladığım yüzü Öyleydi ya da öyle anlamak istediğimden. Sonuçta ağzım tıka basa doluydu ve o yüzüğü konu geçmeden sormam gerekti.
"Ufff sadece ye olur mu? Sorularını sonraya sakla." Dedi kafasıni sağa sola sallayarak.
Hızlıca çiğneyip ağızimdakini bitirmeye çalışıyordum bunu anlamış olmalı ki
"Yemek bitene kadar hiç bir sorunu cevaplamıyacam. İştahım kaçsın istemiyorum."dedi
Pislikkk "soylamazsan soylama"
İçinden derin bir nefes alıp çatalı masaya bıraktı. Onu yemekten soğuttum mu gerçekten? Özür dilemem ama kafamı hafiften aşagıya indirip hiç biş yokmuş gibi yemeye devam ettim.
Masadan kalktı ve yanıma geldi.
Sandalyeden tutup beni kendine çevirdi. Yüzünü yaklaştırdı 'azımda bu kadar yemek varken konuşunca tiksiniyor ama bu halde beni öpmekten tiksinmiyor mu? Yalancı pislik böyle tatlı olduğumu söyleyemediğin için tiksiniyorum dedin tabi' içimden bunları söyleyince yüzüme hafif bir gülümseme geldi.
Gözlerime bakıp "aklından geçen saçma şeyleri bir daha düşünme."dedi ve dudaklarını anlıma yapıstırdı.
Hangisine şaşıracağimı şaşrdım bu sadece ateşimi ölçmek için miydi? Düşüncelerimi okuyabiliyor muydu?