Selamlar bebeklerimm ben geldimmm. Biliyorum bir açıklama bekliyorsunuz veee bunu en altta yaptım o yüzdennn iyi okumalaarrr~~~
Yerimden fırlayıp ayağa kalktım. Beni gören babam da bakışlarımı takip ederek annemin uyandığını anlamıştı. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
"Anne- uyanmışsııınnn" diyerek sarıldım ona. Babam beni durdurana kadar.
"Dur oğlum yorma Sultan'ımı. Dinlensin biraz." dedi annemin elini eline alırken. "Hemşireleri çağıralım."
Annemin yanındaki kumandamsı ne olduğunu bilmediğim şeyin düğmesine bastım. Dizilerde gördüğüm kadarıyla birazdan hemşirelerin içerde olması gerekiyordu.
"Çok korkuttum mu sizi?" Diye sordu annem. Korkudan bayıldığımı söylememe çok da gerek yoktu sanırım. Kendini çok fena suçlu hissederdi yoksa.
"Yok canım ne korkması güle oynaya geldik buraya." Derken cümlemdeki ironi beni baya güldürmüştü. Annemle babam da güldü tabii.
"Bizi gerçekten çok korkuttun Sultanım. Ama çok şükür uyandın şimdi, bizimlesin ve iyisin."
Annem babama gülümseyerek baktı. Konuşmaya da çok mecali yoktu sanırım. Normal olarak tabii. Kadın kalp krizi geçirmiş yahu! Ama gerçekten... o kadar korkmuştum ki ona bir şey oldu diye. Aklım çıkmıştı resmen. Annemin olmadığı bir hayat- olmuyordu işte hiçbir şekilde düşünemiyordum. Annem benim her şeyimdi. Şu an olduğum kişi olmamı sağlayan, anlamsız gelen bu hayatta bir şeyler başarmak istememe sebep olan kişi annemdi. Bana hep ne yaparsam yapayım yanımda olacağını hissettiriyordu. Ha evet bunu söylüyordu da, ama aynı şey değil işte. Bazı insanlar da bunu söyler sonra en ufak bir olayda arkasına bile bakmadan çeker giderler. O yüzden asıl önemli olan hissettirmekti. Annem de bana bunu sonuna kadar hissettiriyordu. O yüzdendir ki annemden bir şeyler saklamaya veya yalan söylemeye falan hiç gerek duymamıştım. Hakkını yemeyeyim babam da hep yanımdadır, ama annem gibi değil işte. Az önce Toprak'ı öğrendiğinde tepkisinden korkmuştum ya babamın, annemden asla korkmazdım. O kadar ince ruhlu ve naif biriydi ki... gerçekten ona bir şey olsaydı hayatıma devam edebileceğimi sanmıyorum.
Ben bu düşüncelere dalmışken açıldı odanın kapısı. Hemşire içeri girdi ve güler yüzle anneme yaklaştı.
"Nasıl hissediyorsunuz?" Diye sordu hemşire.
"İyiyim, teşekkür ederim kızım sizi de yorduk kusura bakmayın." Dedi annem de. Ben boşuna canım anam demiyordum işte. Bu durumda bile onları yorduğundan endişeleniyordu.
"Yok efendim siz iyi olun gerisi önemli değil. Görevimiz sadece" diye cevap verdi hemşire ve devam etti. "Değerleriniz iyi görünüyor. Bir sorun yok gibi. Her ihtimale karşı bir saat daha müşahade altında tutalım sizi, ondan sonra gidebilirsiniz."
Bunları dedikten sonra hemşire dışarı çıktı. Babam da "Hemen geliyorum." Diyerek peşinden gitti hemşirenin.
Annemle yalnız kalmıştık... Kafamı ona çevirdim, bana bakıyordu. Ben de baktım ona bir süre. Anneme. Her şeyime. Gözlerim dolmuştu. Ona bir şey olabileceği korkusu beni mahvetmişti. Anlayışla gülümsedi bana. Biliyordu. Ne kadar çok korktuğumu, ağlamak istediğimi biliyordu.
"Gel buraya" diyerek göğsüne çağırdı beni. Bir saniye düşünmedim. Kollarımı iki yana açarak yattım annemin göğsüne. Doya doya sarıldım ona. Hem yaşadığı ve beni bırakmadığı için teşekkür etmek hem de ona beni, bizi bu kadar çok korkuttuğu için kızmak istiyordum. Ama o uyanmıştı sonuçta değil mi? Hiçbirinin bir önemi yoktu artık.
"Özür dilerim oğlum... özür dilerim seni bu kadar korkuttuğu için.
"Anne.." diye hıçkırdım o benim başımı okşarken.
"Efendim oğlum, efendim Çağrı'm."
"Lütfen.. lütfen beni hiç bırakma. Hem- hem ben sensiz ne yaparım ki?" Konuşmaya çalıştıkça daha çok ağlıyordum. Her ne kadar ağlamadan kendimi susturmayı denemiş olsam da pek işe yaramamıştı bu. Aksine gözyaşlarımın bir anda boşalmasına sebep olmuştu.
"Aşk olsun Çağrı'm, şu ana kadar ne zaman seni bırakıp da bir yere gittim ben? Merak etme oğlum. Her zaman yanındayım. Ve seni asla bırakmayacağım."
"Ee bakıyorum da bildiğin bensiz aşk yaşıyorsunuz siz?" Babamın sesiyle birlikte içeri geldiğini anladım ve gülümseyerek kalktım annemin kucağından.
"Evet, baba. Neden hemen geldin ki sen daha biz annemle sadece sarılabilmiştik," babamın dalga geçer haliyle dalga geçiyordum ve bu.. kesinlikle biraz daha rahatlamamı sağlıyordu. Zaten büyük ihtimalle beni rahatlatacağını bildiğinden yapıyordu bunu da.
"Bak seeen" diyerek gelip beni oturduğum yerden kovdu. Evet, bildiğin geldi, eliyle kış kış yaptı ve beni kovdu? Cidden mi baba?
"Aman yaa tamam kıskanma annem sana da sarılabilir." Biz tüm bu çocukça konuşmaları yaparken annem bizi dinleyerek gülüyordu.
"Ee ne dediler?" Diye sordu annem
"İyiymişsin Sultanım. Tüm tahlilleri yapmışlar ve endişelenecek bir şey olmadığını söylediler. Çok beklememize gerek yokmuş burada."
Babamın açıklamasıyla beraber rahat bir nefes aldım. Allahım, çok şükür ona bir şey olmamıştı. Olmayacaktı da.
"Yanisiiii sen artık çıksan mı diyorum Çağrıcım? Annenle ben de aşk yaşasam biraz?"
Annem sussana çocuk yanlış anlayacak diye babama kızlarken ben de şok olmuş bir şekilde babama baktım. Tamam sevgilerini gösterirlerdi ama bu tarz??? Edep yahu küçücük çocuğunuzun önünde-
"Yok artık baba-" diye tam konuşmaya başlıyordum ki beni susturdu.
"Hadi kış kışşş" yaptığında sinirle karışık güldüm. Beni kovuyordu ya? Beni beni, biricik oğlunu?
"Ayıp ama bu yaptığın baba.." diyerek odadan çıkarken yüzümde kocaman bir gülümseme vardı.
Ayyy helooo fsjljdşslhfsşjs yıllar sonra geldim hem de bu sefer cidden yıllar geçti aradan. Buraları ve sizi çok fazla özlemişim ya. Umarım siz de bizi özlemişsinizdir💜
Açıkçası hepinize bir özür borcum var. Yazmayı planlıyordum ama uzun bir süre mecburiyetten bırakınca ve aradan da zaman geçmiş olunca çok yazasım gelmemişti. Ama şimdiii burdayımmm ve hikayeyi bitirmeden tekrar kaybolmayı da planlamıyorum jdlskdşsls.
Tekrardan hepinizden çok özür dilerim.. sizi seviyorummm💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MON AMOUR //boyxboy//texting
General FictionTherealhac: Merhaba Çağrı. Şey diyecektim ben Bugün giydiğin sweat çok yakışmış da Bir daha giymesen olur mu?