Evden dışarı çıkıp hızlı adımlarla yürümeye başladım. Geçen sefer ile arada saat farkı olmadan gitmeye çalışıyordum. Eğer yolda falan görürsem okula varmadan verebilirdim ve kimseye açıklamak durumunda kalmazdım.
Evet, bu civarlarda burada olması gerekiyordu. Eh hafızam çok iyidir de aklımda kalmış işte.
Veee işte ufuklarda bir motosiklet göründü. Kesin o.
Yolun ortasına öylece dikilmeye başladım. Beni bu şekilde görmemesi imkânsızdı. Beni fark etmiş olmalıydı ki yavaşlayarak tam yanımda durdu.
Lanet olsun. Kaskını çıkarışı bile ayrı havalı çocuğun. Ben ise göbekli amcalara benziyorum en yakışıklı halimle.
"Hmm. İnsanlar genelde ölmek istedikleri zaman haricinde yolun ortasında durmazlar değil mi? Ölmek mi istiyorsun Çağrı?"
Şok olmuş gözlerle ona baktım. Ama haklıydı da. Ufff.
"Yok artıkkkk. Sadece ımmm, şeyy"
"Sadece "şey" mi? Başka bir şey yok mu gerçekten?" Dedi ve hafifçe güldü. Aghhhh uyuz olduğunu söylemeyi unutmuşum.
"Ya bak çok özür dilerim tamam mı aklımdan tamamen çıkmış yoksa ben onu hemen geri getirecektim dolabımın dağınıklığı arasında kaybolmuş annem göstermeseydi..."
Tanrım... Bu kadar hızlı söyleyip sonunda nefessiz kalmayı planlamamıştım. Derinnn bir nefesi içime çekerken de nefesim boğazıma kaçtı. Hadi amaaaa bu kadar şanssız olamazdım.
Ben şiddetle öksürmeye başlayınca kaşlarını çatmış, sırtıma vuruyordu.
"İyi misin Çağrı? Allah allah ne oldu ki birden böyle? Hey bana bak. Derin derin nefes al Çağrı. Benimle birlikte. Al ver yapacağız tamam mı? Bir... İki... Üç... Allllll verrrr"
Allahım sana geliyorum. Öksürüğümü durdurmaya çalışıyordum ama bu endişeli tavırları komikti ve aynı anda hem gülmemi bastırmaya çalışmak, hem de öksürüğümü durdurmaya çalışmak oldukça zordu. Hadi Çağrı yapabilirsin. Son bir derin nefes daha aldım ve tamam işte. Öksürüğüm durdu.
"Şimdi daha iyi misin?"
"Ah evet iyiyim. Teşekkürler bu arada az daha ölüyordum."
" Zaten ölmek istediğini sanmıştım." Basbaya benimle eğleniyordu şu an. Sinirle ayaklarımı yere vurdum.
"Dalga geçmesene yaa bilerek olmadı işte"
"Eee peki ne diyecektin sen bana?"
Ahaa yine gelmiştik zurnanın zırt dediği yere.
"Şey hani bi hafta önce sen bana kazak vermiştin ya. Ben onu geri vermeyi unutmuşum. Çok özür dilerim gerçekten. İşte burda getirdim geri."
"Niye zahmet ettin getirmeseydin de olurdu ki?"
"Aa yok olmaz zaten aradan bir hafta geçmiş hala utanıyorum bundan dolayı"
"Utandığın hiç belli olmuyor" Pislik. Yine o 'Bitch smile' gülüşünü yapıyordu. Sanırım bu adama sinir olmaya başladım. Uyuz.
"Tamam neyse gel bırakayım hadi seni de" diyip yanağımdan makas aldı. Hadi ama cidden mi? Kafamı sanki sinek konmuş gibi hızla sağa sola salladığımda daha çok gülmüştü.
"Yok artıkkkk erkek olduğumdan haberin var değil mi?"
"Eee nolmuş yani?"
"Yani böyle şeyler genelde 2-10 yaş arası kızlara yapılır ya hani?"
"Eee nolmuş yani?"
"Offffffffffffff sana laf anlatılmıyor gerçekten ya. Bırak gidiyorum ben"
"Dur dur tamam kızma" dedi gülerek. "Bırakayım seni boşuna yürüme"
Şimdi bu teklifi kabul edecek miydim? Tabiki de evet. Sonuçta enayi değildim niye boşuna yürüyeyim ki oraya kadar.
"Dalga geçmeyeceksen?"
İki elini birden havaya kaldırdı ve "Söz" dedi. Bunu derken çok masum duruyordu eşek sıpası. Boşta duran kaskı aldım ve kafama geçirdim.
"Eee gidelim o zaman?"
"Hay hay efendim"
Vee okula kadar süren iki dakikalık yolculuğumuz böylece başlamış oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MON AMOUR //boyxboy//texting
General FictionTherealhac: Merhaba Çağrı. Şey diyecektim ben Bugün giydiğin sweat çok yakışmış da Bir daha giymesen olur mu?