O çıkıp gittiğinde ben kalakalmıştım sanki. Bacaklarım beni taşımayı reddediyorlardı ve çoktan yere düşmeme sebep olmuşlardı. Az önce ne yapmıştı öyle? Beni öpmüş müydü? Hem de dudaklarımdan?
Olayı düşündükçe yanaklarım kat be kat daha fazla kızarıyordu. Düşünme Çağrı, düşünme Çağrı, düşünme Çağrı...
Olmuyor anasını satayım ya! Bari önceden haber ver de bu kadar şaşırmayayım değil mi yani? İnsafsız şey ya. Şimdi ben nasıl sınıfa geri döneceğim?
Belki iki dakika bekledim orda belki de on dakika. Ama o an aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Birisi pat diye gelene kadar da oturduğum yerden kalkmak aklıma bile gelmemişti.
"Ne oldu? Hasta falan mısın? Berbat görünüyorsun. Gel bir revire falan gidelim istersen." Gelen Utku'ydu. Beni böyle görünce yardım falan etmek istemiş ve koluma girmişti. Revir konusunda ısrarcı olsa da gitmemiştim. Sonuçta bu sadece bir şok şeyiydi. Birlikte lavaboya kadar gittik. Elimi yüzümü yıkamalıydım. Ben suyu açarken Utku soran gözlerle bana baktı. Ne olduğunu çok merak ediyordu bu gözlerinden anlaşılıyordu. Ancak bunu sormayacak kadar da anlayışlı birisiydi. Ona bir açıklama yapmayı borçlu olduğumu bildiğimden boğazımı temizledim ve lafa başladım.
"Az önce şok edici bir gerçeği öğrendim. O yüzden bu hallerim. Kusura bakma."
"Ne kusuru Çağrı aşk olsun. Ne zaman istersen yardım ederim tamam mı?"
"Teşekkür ederim."
"Teşekkür etme."
Gülümseyerek sordum. "İyi de neden?"
"Arkadaş değil miyiz?"
Gülümsemem daha çok artmıştı. "Arkadaşız."
"O zaman teşekkür etmene gerek yok."
"Tamam" Bu çocuk gerçekten iyi kalpliydi.
Sınıfın kapısına kadar beni götürdükten sonra kantine gideceğini söyledi. Ben de ondan ayrılarak sınıftan içeri girdim. Teneffüsün bitmesine az kalmıştı sanırım. Bizimkiler hemen yanıma üşüşmüştü.
"Ne oldu kuzum?"
"Ne diyormuş sizinkiler? "
"Neden okula gelmişler?"
Sanırım olanları onlardan daha fazla saklayamayacaktım.
"Bizimkiler değildi. Oturun anlatcam şimdi."
Hemen de sorgulayan gözlerle bakın zaten! Allahım ya.
"Size henüz anlatmadığım şeyler var."
"Onu fark ettik zaten." Diyordu Burak'ın soğumuş gözleri.
"Size demiştim ya hani bana mesaj atıp duran biri vardı?"
"Eee o hala vazgeçmedi mi ya?"
"Oğlum niye uzatıyorsun konuşmak istemiyorsan direk söylesene."
"Valla çocuk senden ümit beslemeye başlayacak."
"Immm şeyyyy. Konu da tam olarak o aslında. Biz onunla baya konuştuk bu zamana kadar. Ve azıcık hoşlanmaya başlamış olabilirim."
"Al işte bunun olacağı belliydi." Dedi Burak agresif bir şekilde. Neden bu kadar sinirlendiğini anlamamıştım doğrusu.
"Burak sakin" dedi kızlardan birisi. "Sen devam et Çağrı."
"İşte bugün beni dersten o çıkarttırmış. Bana lolipop verdi bir sürü."
"Bu kadar uzun süren şey bu muydu?"
"E kim olduğunu öğrenebildin mi bari?"
Al işte yanaklarım tekrar kızarmıştı.
"Şeyyyy"
"Ney Şeyyyy söyle daha hasta etme adamı."
"Ya kim olduğunu öğrenmemek için göz bandı takmıştım işte tek tek tüm lolipopları verdi. En sonuncusunu verirken de..."
"Sonsuza kadar seni mi bekleyeceğiz Çağrı söyle işte ya"
"Öptü beni." Dedim son bir nefesle. Onlar bana bakıyordu ben onlara. Ne diyeceklerdi acaba. Uff çok gerilim şu an. Ani söyledim galiba.
Tam o an Burak'ın derin bir nefes verdiğini duydum ve zaten sonrasında sınıftan çıktı. Ne oluyordu ona böyle?
Ya canım kız kankalarım benim yaaaa. Hepsi bir anda gelip sarılmıştı. Tamam şu an 4 kız arasında nefes alamıyordum ama kötü bi tepki vermediklerine de şükrediyordum.
"Eee hayırlı olsun yeni eniştemiz o zaman" dedi Tuğba. Yok artık Tuğba. Yok artık.
"Ya hayır aramızda henüz bir şey yok. Büyük ihtimalle anın etkisine falan kapılmıştır."
"Tamam canım tamam biz yemiş gibi yaparız şimdi."
"Ya Ebrar ya sen de mi? Hadi Tuğba, Berru bi de İrem tamam onlar fujoshi de sen de mi ya?"
"Üzüm üzüm baka bakaymış Çağrı ne yapayım. Beni de kendilerine benzettiler." Dedi gülerek. Bir şey demeyen bir tek Berru ile İrem kalmıştı. Meraklı gözlerle onlara baktım.
"Eee ne zaman tanışıyoruz enişteyle?" Dedi Berru.
"Kızım ben bi tanısam tanıştırırım sizi de işte malum şartlar."
"Eh en azından reddetmedin eniştemiz olduğunu." Dedi hain hain sırıtarak. Yemin ederim çok belalı kızlarla arkadaşlık yapıyordum.
Ben İrem'e bakarken o usul usul yanaştı. Aha bir şey geliyor şimdi.
"Eee nasıldı ilk öpüşmen anlatsana biraz." Dedi omzumu dürterken.
Size boğazıma sürekli nefesimin kaçtığını söylemiştim değil mi? İşte tekrar oluyordu. Aniden öksürmeye başlamıştım bu soruyla beraber. E ama İrem bu soru da sorulur mu ya? İnsafsız.
"İrem öldürdün çocuğu ne soruyorsun öyle" dedi benim biricik kankim Ebrar. Seni sev-
"Dudaklarının tadını sormalıydın daha etkili olur öyle."
Kızlar aralarında kahkaha atarken ben de bir diğer öksürük krizime girmiştim. Lafımı bana yarım bıraktırttın ya Ebrar. Allah seni ıslah eylesin. Amin.
"Hepinizden nefret ediyorum." Dedim gülerek.
Verdikleri cevap ise hep bir ağızdan söyledikleri "Biz de seni tatlımmmmm." olmuştu.
Eveettt dünkü bölüm kadar müq olmasa da bu gece de sizi bölümsüz bırakmak istemedim. Ve bir de şey diyeceğim. Benim bir tane arkadaşım var canımdan çok sevdiğim. Hesabı da RabiaebrarAksu. Wattpad de hikaye yayınlıyor. Eğer bakarsanız çok mutlu olurum. Birinin adı Düşüş, diğeriyse Tatlı Cehennem. İkisinin de konusu ayrı güzel.
Ve tatlım burası sana gelsin. Özür dilerim. Seni çok seviyorum.💜💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MON AMOUR //boyxboy//texting
General FictionTherealhac: Merhaba Çağrı. Şey diyecektim ben Bugün giydiğin sweat çok yakışmış da Bir daha giymesen olur mu?