~Bilinmeyenin ağzından~
Aklım Çağrı'nın dediği şeylere takılmıştı. Sanırım bir şeyleri sorgulamaya başlamıştı. Ama bunun Toprak üzerinden olması beni üzüyordu. Anonime aşık olsun istiyordum çünkü. Hem Toprak onu ümitlendirecek hiçbir şey yapmamıştı ki. Yani bu saçma değil mi? Tamam Toprak a aşık olabilirdi bunda bir sıkıntı yoktu. Ama okuldaki Toprak'a herkes aşıktı zaten ve Çağrı'nın özel olmasını istiyordum. Dış görünüşümü, kim olduğumu bilmeden sadece kişiliğime aşık olsun istiyordum. Diğerlerinin yaptığı gibi yapmasını istemiyordum.
Evet söz konusu olan Toprak bendim. Okulda 12/A sınıfında olan, her şeyi başaran, notları çok yüksek olan, acayip yakışıklı, kaslı olan, herkesin aşık olduğu Toprak bendim. Evet okuldaki kızların çoğu bana bir şekilde aşk itirafı yapmış, çıkmak istediklerini söylemişlerdi. Hepsine nazik bir şekilde istemediğimi söylemiştim. Ve şu an okul gay olduğumu düşünüyormuş. Bunu da Çağrı'dan öğrendim. Umrumda değildi. İstediklerini düşünsünler. Onlara herhangi bir açıklama yapıp cinsel yönelimim hakkında eğlenmelerine izin vermeyecektim. En azından bu şekilde bilmeden konuştukları için asla emin olamayacaklardı ve bir müddet sonra bundan sıkılıp konuyu kapatacaklardı. Eğer doğruyu söylersem ise her yerde sataşmaya çalışacaklardı. O yüzden akışına bırakmak en iyisiydi.
Ama ben aynı zamanda bilinmeyendim. Çağrı'nın sapığıydım ve bunu sadece ona yapıyordum. Çağrı'nın sapığı olmaktan da asla gocunmuyordum. Ve bilinmeyenken kendimi daha çok "ben" gibi hissediyordum. Toprak iken kendi olduğum kişi değil, annemin olmamı isteyeceği düşündüğüm kişi oluyordum. Olmamı isteyeceğini düşündüğüm annem... Annemi kardeşim doğarken kaybetmiştik. Doğum onun için fazla gelmiş çünkü. Yani babam öyle diyordu. Ona göre kardeşim ve ben olmasaydık annem hala yaşıyor olacaktı. O yüzden hiç doğmamalıymışız. Bu yüzden annemin ölümünden sonra tamamen saldı kendini. Gidip kumarda, alkolle birlikte yiyordu eline geçen parayı. Geride bıraktığı çocukları hiç umurunda değildi. Sonuçta bizim olmamızı o istememişti. Ondan dolayı başladığı tüm kötü alışkanlıklar da bizden kaynaklanıyordu. Kendini asla suçlu görmeyi kabul etmiyordu. O yüzden kendi ayaklarımın üstünde durmayı küçük yaştan öğrenmiştim. İlerde kardeşimin ve benim iyi bir hayatımız olabilmesi için tek yapabileceğim şey derslerime asılıp iyi bir üniversitede iyi bir bölüme gitmekti. İstediğim bölüm ise Yazılım Mühendisliği idi. Zaten bilgisayarlar hep benim bir parçam gibi olmuştu ve kendi kendime kodlama yapmayı falan seviyordum. Küçükken oynamak istediğim oyunları kendim yapardım mesela.
Ve bunların hepsi çok sevdiğim bir arkadaşım ve onun ailesi sayesindeydi. Ahmet. İlkokuldan beri beni yalnız bırakmayan, her şeyimi bilen tek arkadaşım. Aile durumumu falan öğrendiğinde gidip ailesine söylemişti ve annem öldüğünden beri kardeşimle bana onlar sahip çıkıyorlardı. Küçükken bize hep onlar bakmıştı. Karne törenlerinde Ahmet e ne alıyorlarsa bana da aynısını alıyorlardı. Ben okuldayken kardeşime de Ahmet'in annesi bakıyordu. Yaptıkları her yemekten bize de veriyorlardı. Onlara çok şey borçluydum. Orta sona geçtiğimdeyse artık onlara yük olduğumuzu fark etmiş, kendimi onların evinden çıkarmıştım. Bir internet kafeye gidip orda çalışmaya başlamıştım. Zaten hala da orda çalışıyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MON AMOUR //boyxboy//texting
General FictionTherealhac: Merhaba Çağrı. Şey diyecektim ben Bugün giydiğin sweat çok yakışmış da Bir daha giymesen olur mu?