Bölüm 38

1.5K 92 109
                                    

Bu bölüm sana gelsin WhtKndOfStupd jdksjdksje. Biraz gecikti ama hiç yoktan iyidir diye düşünüyorum.

Bu arada sizden bir şeyler istemeyi hiç sevmem ama birazcık daha fazla yorum yapabilir misiniz? Yorumlarınızı okudukça daha mutlu oluyorum ve daha sık bölüm atasım geliyor. Anlayış için teşekkürler veeee iyi okumalarrrr💜

~Çağrı'nın ağzından~

Biz geldikten kısa bir süre sonra babam da gelmişti ve ona durumu açıklamıştım. Şu an babam, Toprak ve ben oturuyorduk ve çaresizce bekliyorduk. Doktor en az üç gün hastaneden çıkaramayacaklarını söylemişti. Olsun. Ona bir şey olmadı ya önemli olan oydu.

Aniden kapının açılmasıyla hepimizin gözleri kapıya çevrildi. Paldır küldür içeri giren kişiler benim salak arkadaşlarımdı. Hayır hastane odasına neden bu kadar ses çıkararak gelirsiniz ki?

Tuğba, İrem, Ebrar, Berru, Burak, Utku... Hepsi gelmişti. Ve son ikisi ne alaka anlayamamıştım. Biz en son Burak la kavga etmemiş miydik? Ve Utku'yla ne ara bu kadar samimi olduk?

Onlar hep bir ağızdan konuşurlerken Utku ilgiyi kendine çekmek istercesine genzini temizledi. Tüm gözler ona dönünce söyledi söyleyeceğini. Yemin ederim aklıyla bin yaşasın bu çocuk yoksa birazdan doktor bizi kovmak için gelecekti.

"Biraz daha sessiz olur musunuz? Hastane burası."

Bir anda tüm sesler kesilmişti. Ama Utku'nun haklılığıyla susmaları iki saniye falan anca sürmüştü. Artık gözleri konuşuyordu sadece. Sonra lafı yine en mantıklı olanımız aldı. Tuğba.

"Hürrem teyzeye ne oldu Çağrı?"

"Kalp krizi geçirmiş. Ama şu an iyi şükür. Bir kaç gün burada kalacakmış sadece."

Hepsinden ayrı ayrı "geçmiş olsun, allah şifalar versin" sözleri geliyordu. Tüm bu sözleri sağolun diyerek karşıladıktan sonra aklıma gelen soruyla kaşlarım çatıldı.

"Siz nereden öğrendiniz?"

"Toprak eniştem sağolsun." Gözlerimi hızla Berru'ya çevirdim. Babam burda yahu!

"Ne, yalan mı?" Dediğinde gözlerimle babamı işaret ettim. Neyseki babam dünyadaki en ağır uykusu olan insandı ve top patlatsan uyanmazdı. Ama yine de tedbir önemli değil mi?

Ani gelen aydınlanmayla başını salladı. "Haaaa doğruuu"

Ona gözlerimi devirdim. Ve bir dakika... Ne?

"Toprak?"

"Çağrı?"

"Toprak?"

"Çağrı?"

"Onlara sen mi söyledin?"

"Evet?"

"Niye?"

"Yakın arkadaşlarının yanında olmasından mutlu olacağını düşünmüştüm. Haksız mıyım?"

"Yani öyle ama onları endişelendirmek istemezdim."

"Eninde sonunda öğreneceklerdi."

"Hadi ama Çağrı bunu bizden gizleyecek miydin cidden?" Ah... Onların da burada olduğunu tamamen unutmuşum. İrem'e bakarak cevapladım sorusunu.

"Yapabilseydim eğer." Bu arada Toprak'a kötü bir bakış atmıştım. Ama asla pişman görünmüyordu.

"Çağrı ne saçmalıyorsun? Bize söylemeyip ne yapacaktın gerizekalı?"

"Ya niye boşuna sizi endişelendireyim ki?"

"Boş boş konuşma. Toprak söyledi iyi ki. Sağol Toprak."

Toprak önemli değil anlamında başını sallamıştı yavaşça. Toprak kendine gel senin benim tarafımda olman gerek!

"Ighhh kime laf anlatmaya çalışıyorum ki ben?"

"Asla laf anlamayan kankilerine?"

"Doğru"

Derken Burak konuşmaya başladı.

"Çağrı?"

"Efendim Burak"

"Özür dilerim senden. Öyle bir tepki vermemem gerekirdi."

"Evet. Gerçekten vermemen gerekirdi. Böyle yapacağını hiç düşünmemiştim."

"Olmamış saysak?"

Omuz silktim. Olurdu. O benim kaç yıllık arkadaşımdı ve tek bir kavgadan dolayı onu silemezdim. Hala birçok şeyden önce geliyordu o benim için.

Konunun kapandığını belli edercesine kalktım ve Toprak'ın yanına oturdum. Bugün beni biraz fazla yormuştu. Resmen aynı gün içinde bir sürü şey olmuştu. Anonimin Toprak olduğu kesinleşmişti. Sevgili olmuştuk. Sonra annemin kalp krizi geçirdiğini öğrenmiştim. Mükemmel geçen günüm boka sarmıştı. 

Kafamı Toprak'ın omzuna koydum ve onun o güzel kokusunu içime çekerken gözlerimi kapattım. Burası fazla rahattı. 

Tabi çok geçmeden benim mal arkadaşlarım "oooo"layarak böğürmeye başlamıştı.

"Ne öküz gibi böğürüyonuz lan babam uyanacak. Kesin bi."

"Çağrıcım?"

"Efendim Ebrarcım?"

"Bi açıklamayı hak etmiyor muyuz canım?"

"Neyin açıklaması canım?"

"Hani... Sen... Toprak..."

"Abi sevgili oldugunuz mu diye soruyor işte yaa"

Ebrar "Sağol Berru ya çok açık Sözlüsün." Derken gülüyordu.

"Ehehe her zamanki halim işte çok da şey etmeyin. Ee Çağrı?"

Bunun üzerine Toprak'a baktım. Bilinmesi istemiyor olabilirdi. Ona sorduğumu anlamış olacak ki bana bakarak içten bir şekilde sıcacık gülümsedi. Bu, olur demekti.

Ellerimi ellerine geçirerek kenetledim.

"Evet. Evet öyleyiz."

Bundan sonra sevinç naraları havada uçuşmaya başlamıştı. Burak'la Utku sessizce duruyorlardı ama kızların hepsi shipperdı ve başından beri bizim birlikte olmamızı istiyorlardı. O yüzden çok sevinmişlerdi. Tam onlara nasıl olduğunu anlatacaktım ki babamın sesiyle olduğum dondum.

"Sevgilin mi?"

MON AMOUR //boyxboy//textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin