Offf sizi bu kadar beklettiğim için gerçekten Üzgünüm. Umarım beni affedebilirsiniz. Keyifli okumalarrrr.
"Hey, gerçekten iyi misin?"
Sesi oldukça telaşlı geliyordu. Bundan dolayı olsa gerek bu iyi misin diye 10. Soruşu falandı herhalde.
"İyiyim Toprak sakin olur musun? Alt tarafı düştüm sadece. Yeni bir şey değil çok sık oluyor zaten takma alışkınım."
"İşte bu daha kötü ya."
"Hı?"
"Yok, bir şey demedim"
"Imm pekiii, ben gidebilir miyim artık? Zil çalacak falan ya hani?"
"Gerçekten iyi olduğuna emin misin sert düştün?"
Hadi amaaa. Bilerek düşmelerin kitabını yazmıştım ben. Yanlışlıkla kendime zarar vermem yani.
"Toprak iyiyim işte ya yok bir şey."
"Ha tamam o zaman."
"Gidiyorum ben hadi görüşürüz."
Diyerek el salladım ona. O da bana tabii.
"Görüşürüz."
Sınıftan çıkıp kendimi duvara yasladım. Gerçekten oydu! Bana bilinmeyen numaradan yazan kişi anonimdi! Buna sevinmeli miydim üzülmeli mi bilemiyordum. Sadece fazla şaşkındım. Neredeyse okuldaki tüm kızların çıkma teklifi ettiği Toprak Başaran bana aşık olduğunu iddia ediyordu. Peki ya ben bu durumda ne yapacaktım?
Herhalde akışına bırakacaktım ve bildiğimi belli etmeyecektim.
Lanet olsun kalbim niye bu kadar hızlı atıyordu?
"Çağrııııı" sesini duyduğumda aceleyle kendime geldim. Kızlar bana doğru koşturarak geliyordu. Onlara döndüm ve durdum.
"Efendim?"
"Her yerde seni arıyoruz nerdesin sen?"
"Burdayım işte." Dedim ve gözlerimi sınıf adının yazdığı yere doğru çevirdim. Onlar da benim bakışlarımı takip ederek 12-A yazısını gördüklerinde gözleri şokla büyüdü.
"OHAAA"
"Lan yoksa kim olduğunu buldun mu?"
"Yaaa kimmiş söyleseneee."
"Resmen koşa koşa gitmiş kim olduğunu bulmuş. Ben şok yani."
"Ben de Bim o zaman." Diyerek güldüğümde gözlerini devirdiler. Hepsi. Aynı anda. Gerçekten bunlar fazla korkutucu.
"Iyyhhh sen ve iğrenç esprilerin..."
"Neyse hadi söyle bize kimmiş anonim?"
"Okuldan sonra Cap'in oraya gidelim anlatırım size orda."
Gerçekten onlara hemen anlatarak ortada heyecan falan bırakmayacağımı düşünmediniz değil mi? Çünkü ben bunu yapmayacak kadar şerefsiz biriyim.
"Ya ama Çağrı neden o zamannn? O zamana kadar meraktan ölürüz bizzz. Söyleeee."
"Evet Çağrı ya söyle işte. Daha üç ders var nasıl bekleyelim?"
"Eh ne yapalım kızlar hemen söyleyerek işin eğlencesini kaçıramam."
"Çağrı. Sen. Tam. Bir. Piçsin."
"Biliyorumm biliyorumm hep öyle derler. Neyse gidiyor muyuz artık sınıfa?"
Herkes oflaya puflaya peşinden geldi ve sınıfa girdik. Burak her zamanki yerimizde oturuyordu. Yanındaki çantamı topladım ve sınıfa bir göz gezdirdim. Utku'nun yanını boş görünce ise oraya oturdum.
"Kavga ettik de." Dedim sadece. Kafasını sallayarak önüne döndü. Ve ders başladı...
***
Tüm dersler bittiğinde ve çıkış zili çaldığında kızlar çoktan çantalarını almışlar ve kapıda beni bekliyorlardı. Burak yanlarından geçip giderken sormuşlardı ona da gelmek ister misin diye. Yok diyip gitmişti. Eh daha ne yapalım biz.
Yanlarına kadar gidip haydi gidelim dedim onlara. Tüm yol boyunca ağzımdan laf almaya çalışmışlardı ama hiçbir şey söylememiştim. Beklesinlerdi azıcık.
Sonunda Cap'in mekanına vardığımızda hepsi derin bir nefes aldı. Meraktan ölüyorlardı.
Gidip her zamanki masamıza oturduk ve Cap'e bir selam verdik. O da bize Selamını verdi ve yanımıza bir garson yolladı. Siparişlerimizi alıp gittiğinde daha fazla dayanamadım ve anlatmaya başladım.
"O kavgadan sonra öğretmenler odasına gittim. Suat hoca onlara test çıkartıyormuş ben de gittim aldım elinden. Tüm sınıfın da kağıtları dağıtırken gözlerine baktım. 10 kişinin ilk dokuzu da yeşil değildi. Sona kalan kişi de bir türlü kafasını kaldırmıyordu. Ben deeee düşme numarası yaptım ve bamm. İşe yaradı. Karşımda artık bir çift yeşil göz vardı. Siz tahmin edin kim?"
"Ohaa yaa çocuktaki şansa bak."
"Kim acaba?"
"Ahmet mi ki?"
"O yeşil gözlü mu salak?"
"Ah doğru değildi. Imm Tarık?"
"Hayır."
"Umut? Yiğit?"
"İkisi de değil."
"Cihat? Bilal? Kürşat?"
"Haaayırrr"
"Emre? Hakan?"
"Hiçbiri değil."
"E başka kimse kalmadı kiii"
"9 kişi saydınız bir kişi daha var."
Hepsi düşünmeye başladı. Akıllarına gelen herkes için o değil demiştim. Ama Toprak akıllarına bir türlü gelmiyordu ki.
Aklına bir fikir gelmişcesine bağırdı Ebrar.
"Hadi canım..."
"Ne oldu" dedim sırıtarak.
"O olamaz değil mi?"
"Kim olamazmış?"
"To-Toprak Başaran?"
"Tam üstüne bastınnn aferin sanaa."
"Yok artıkkkk"
"Oğlum bizi mi kekliyorsun? O çocuk sana bakmaz ki."
"Niye bakmasın canım gül gibi çocuğum işte."
"Hayır yani o senin için biraz fazla... Mükemmel değil mi?"
"Aşk olsun Tuğbaaa"
"E gerçekler ama Çağrı. Nasıl o olabilir ki?"
"Eh öyleymiş işte. "
"Peki sen ne yapacaksın ya? Söyledin mi ona kim olduğunu bildiğini?"
"Yok henüz söylemedim. Onun söylemesi daha iyi olmaz mı?"
"Hmm doğru bırak da o hazır hissedince söylesin."
"Oha ya hala inanamıyorum eniştemizin Toprak olduğuna."
"Ehh inansan iyi edersin bundan sonra daha çok birlikte olacağız gibi geliyor."
"Şaka gibi ya"
Onların kendilerini inandırmasını izlerken ben de kollarımı ensemde birleştirmiş anın tadını çıkarıyordum. Toprak Başaran'in anonimim olduğu gerçeği... İnsanı çok mutlu ediyordu.
Şükür bölüm yazabildim mutluyum. Bu arada buralardan bana okuyacak bir şeyler önerebilir misiniz? Çünkü artık kendim bulamıyorum sjsksjks.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MON AMOUR //boyxboy//texting
General FictionTherealhac: Merhaba Çağrı. Şey diyecektim ben Bugün giydiğin sweat çok yakışmış da Bir daha giymesen olur mu?