ぬEight

372 44 16
                                    

8

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8.Bölüm

🎼 Dean Lewis - Waves

"Mutluluk geldi ve gitti. Günler bir daha eskisi gibi olmadı."

"Lisede bir arkadaşım vardı, adı Taehyung. İlk başta onunla hiçbir alakam yoktu, yalnızca uzaktan onu seyrederken ona çok özenirdim. Çünkü her zaman mutlu görünürdü. Güzel bir gülümsemesi vardı ve çocuksu bir heyecan gözlerinde parıl parıl parlardı. Dahası, onu seven arkadaşları ve ailesi vardı. Bir insan, onlar varken başka neye ihtiyaç duyabilirdi ki?"

"Ama gerçekte, göründüğü kadar mutlu bir insan değildi. Anksiyete ve depresyonla savaşıyordu. Bu savaşın sebebi ise bir trans kadın olmasıydı. Küçük yaşlarında fark ettiği bu kimliği, ailesinden herkes biliyordu ancak ona destek çıkan, kol kanat geren sadece anne ve babasıydı."

"Taehyung, bana ilk başta herkese söyleyecek ve onların kendisine söyleyecekleri karşısında güçlü durma cesareti olduğunu söylemişti bana. Ama ona yapılan yalnızca hakaretle falan sınırlı kalmamış. İnsanlar, onun bir erkek gibi giyinmediğini gördüğü zaman ona şiddet uygulamaya başlamış. Şiddetin boyutu büyüdükçe de, ne cesareti ne de dayanabilecek gücü kalmış. En sonunda gidip ailesine her şeyi anlatmış ve apar topar şehirden ayrılıp Daegu'ya yerleşmişler."

"Anlayacağın, benim hayranlıkla izlediğim o kişi, aslında yalnızca eskisi gibi olmaya çalışan kanadı kırık Taehyung'du. Korkusuz ve mutlu olan o çocuk gibi... Bütün bunları öğrendiğim andan itibaren kendime bile yetemeyen ben, Taehyung'un elinden tutmuş, onu ayağa kaldırmış ve olmaya çalıştığı o kişi olması için elimden gelen her şeyi yapacağıma dair yemin etmiştim."

"Benim bu yeminim, onun bana güvenmesini sağlamıştı. Günler geçtikçe birbirimize daha yakın olmaya başladık. Duygularımız gittikçe güçleniyordu. Taehyung bana 'kardeşim' demeye bile başlamıştı. Şakacı bir şekilde dese de, bunu gerçekten kastettiğini biliyordum. Onun kardeşi olmak gerçekten güzel olurdu. Çünkü bizi birbirimizden daha iyi anlayan kimse yoktu. Eğer doğduğumuz andan itibaren yan yana olsaydık, tam anlamıyla kurşun geçirmez olurduk."

"Taehyung ile birlikte annemin ezdiği kalbimi düzeltmek için çabalarken, aynı zamanda hayatın bize bir hediyesi vardı. Jang Yeeun. Okulda iyi kalbiyle tanınan, herkesin sevdiği bir kızdı. Tuhaf bir şekilde yollarımız kesişmişti ve Yeeun, her gün sohbet ettiğimiz yeni bir yüz haline gelmişti. Başta hal hatır sormaya başlayan sohbetlerimiz, dışarı çıkıp birlikte eğlenmeye evrildi ve en sonunda Yeeun evlerimize bile gelebiliyordu. Taehyung ve ben, onun güvenebileceğimiz tek kişi olduğunu düşündük."

They Never KnowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin