Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
13.Bölüm
🎼 Pink Sweat$ - At My Worst
"Sana güveniyorum, sana sarıldığımda güvende ve hiçbir şartta sarsılmaz biriymişim gibi hissediyorum; yanımda sen varken olumsuz olan her şey, tek bir kılıma bile dokunamazmış gibi."
❁
"Yani, Lalisa senin iki yıl önce telefonda bahsettiğin kişi mi? Han Se Gye'nin kızı Lalisa Manoban?" Ablam, aynı soruyu beşinci farklı şekliyle sorduğunda sıkıntılı bir şekilde nefes alarak kafamı aşağı yukarı salladım. "Evet, o." diye yanıtlarken, ablam ilk kez söylemişim gibi bir ifadeyle aynı benim gibi kafasını salladı.
"Benim küçük kardeşim büyümüş gerçekten." dedi yumuşak bir sesle. Cümlesine göz devirmeden edemedim. "Yapma şunu. Fiziksel büyümeden bahsetmiyorum. Çünkü görünürde öyle bir şey yok —hala bir otuz falansın." Son cümlesinde birbirine yaklaştırdığı işaret ve baş parmağını olabildiğine birbirine yakın tutarak gözüme sokmak ister gibi elini yüzüme doğru uzatmıştı. Bir küfür mırıldanarak elini gözümün önünden ittirdiğimde keyifle gülümsedi.
"O zaman telefonda konuşurken burnundan soluyordun. Annem ne yapmaya çalışıyor falan diyordun. Şimdi de o kıza dünyanın en güzel çiçeğine bakar gibi bakıyorsun. Sen genelde önyargılı yaklaştığın birine hiç farklı bir şekilde bakmazdın. İlk gördüğünde aklında bir düşünce oluştururdun ve bu asla bozulmazdı!"
"Abartma." dedim homurdanarak. "Abartmıyorum." diye itiraz etti hemen. "Lisede bu yüzden arkadaş edinmiyordun. Çünkü herkes senin gözünde kötü birer yaratıktı. Neyse, ben diyorum ki... Lalisa bu önyargıyı kıracak ve seni bu kıvama getirecek ne yaptı? Çok garip cidden!"
"Hiçbir şey." dedim kafamı yana doğru yatırarak. "Gerçekten hiçbir şey yapmadı. Öyle birden oluverdi. Onu görmeden önce içimde fena bir memnuniyetsizlik vardı, ardından onu gördüm ve iki hafta sonra bir de baktım ki odamda onu seviyorum diye deliriyorum."
Ablam, söylediklerimin ardından kollarını bana sarmış ve beni, nefeslerimi kısıtlayan sıkı bir sarılmanın içine çekmişti. Sırtımı sızarlarken, bir yandan da "Gerçekten gurur duyuyorum seninle." diyordu. "Küçük kardeşim artık insana dönüştü, sevmeyi biliyor."
Omuzlarından tutup onu kendimden uzaklaştırmaya çalışırken kızardığından emin olduğum yüzüm ve memnuniyetsiz ifademle "Ben her zaman insandım. Çekil şuradan!" diye bağırdım. Ablam çabamı daha sıkı sarılarak yetersiz kıldı. Neredeyse kemiklerim kırılacaktı! "Yeter, bırak beni! Anne, Jisoo beni öldürmeye çalışıyor! Anne!"
İmdadıma annem değil de Rina ve onun uyandığını belli eden şiddetli ağlama sesi yetişmişti. Jisoo, beni yavaşça bırakıp yüzünde eğlendiğini belli eden gülümsemesiyle, "Rina uyandı sanırım." demiş ve yanağıma sulu bir öpücük bıraktıktan sonra kalkıp gitmişti. Onun arkasından buruşturduğum suratımla bakakalırken yanağımdaki ıslaklığı silmiştim.